Awesome Image
04Mar

Tehdit Suçu (TCK 106) ve Savunması – Örnek Beraat Kararları

1. Tehdit Suçunun Hukuki Tanımı ve Unsurları

a. Tanım:
Tehdit suçu, bir kişinin ya da topluluğun hayatına, vücut bütünlüğüne, mal varlığına veya serbest yaşantısına yönelik gelecekte işlenecek bir zararın ifa edilmesi tehdidi ile korku yaratma eylemidir. Türk Ceza Kanunu (TCK)’nda bu suçun düzenlendiği maddeler, suçun unsurlarını (kasten işlenmiş olması, tehdit eyleminin gerçekleşmesi, hukuka aykırılık gibi) barındırır.

b. Suçun Unsurları:

  • Fiilin Gerçekleşmesi: Tehdit edici söz ya da davranışların somut ve nesnel olarak ifadesi; bu, yazılı, sözlü veya işaret dili gibi farklı biçimlerde gerçekleşebilir.
  • Kasıt ve Niyet: Failin, karşı tarafı belirli bir zararın gerçekleşeceğine dair ikna edici şekilde inandırma kastı bulunmalıdır.
  • Hakaretin Aşılması: Basit hakaretten ayrılması, tehdit eyleminin, karşı tarafın psikolojik ve fiziki bütünlüğünü etkileyecek ölçüde olmasıdır.

2. Yargıtay Kararlarında Tehdit Suçunun Yorumu

Yargıtay, tehdit suçunun yorumunda şu hususlara özellikle dikkat etmiştir:

a. Suçun Teşebbüsü ve Tamamlanması:
Yargıtay, tehdit fiilinin gerçekleşmesiyle failin kastının ortaya konulmasını ve mağdurun durumunun objektif değerlendirilmesi gerektiğini belirtir. Örneğin, bazı kararlarında failin söylemlerindeki kesinlik ve mağdurun bu söylemleri nasıl algıladığına yönelik detaylı değerlendirmeler yapılmıştır.

“Failin ifadesinin mağduru gerçekten korkutup korkutmadığı, olayın somut koşullarının ve mağdurun kişisel özelliklerinin dikkate alınması gerekmektedir.”

b. İfade Özgürlüğü ile Sınırlandırılması:
Yargıtay kararlarında, ifade özgürlüğü ile tehdit eyleminin sınırlarının nasıl çizildiği tartışılmıştır. Suçun unsurları incelenirken, eleştirilerin ve söylemlerin ne zaman tehdit olarak değerlendirileceği hususunda sınırlandırmalar getirilmiştir.

“İfade özgürlüğü çerçevesinde savunulan görüşler, somut olayın ötesine geçip, mağdurun temel haklarına yönelik somut ve makul endişelerin yaratıldığı durumlarda tehdit unsuru taşır.”

c. Mağdurun Algısı ve Nesnellik:
Yargıtay, mağdurun tehdit eylemini nasıl algıladığının objektif kriterlerle değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Mahkeme, failin kastını ispat ederken, mağdurun psikolojik durumunu ve olayın gerçekleştiği koşulları da göz önünde bulundurur.

3. Akademik Yaklaşımlar ve Eleştiriler

Akademik çevrelerde tehdit suçu, çeşitli açılardan incelenmektedir. Bazı temel görüşler şu şekildedir:

a. Suçun Sosyolojik Yansımaları:
Akademisyenler, tehdit suçunun yalnızca bireysel güvenliği değil, aynı zamanda toplumda yarattığı genel korku ve huzursuzluk ortamını da tartışmaktadır. Bu kapsamda, tehdit eylemlerinin toplumsal algı üzerindeki etkileri ve suçun geniş kapsamlı toplumsal sonuçları üzerinde durulmaktadır.

“Tehdit suçunun toplumsal boyutu, bireyin psikolojik durumu kadar, toplumun genel huzurunun bozulması şeklinde de ortaya çıkmaktadır.” (Akademik makale, 20XX)

b. Hukuk Devleti İlkesi ve Güvence İlişkisi:
Bazı akademik değerlendirmelerde, tehdit suçunun hukuki sınırlarının belirlenmesinde hukuk devleti ilkesi ve temel hak güvenceleri göz önünde bulundurulmalıdır denmiştir. Failin, ifade özgürlüğünden yararlanma hakkı ile mağdurun güvenlik hakkı arasındaki dengenin titizlikle kurulması gerektiği savunulmaktadır.

“Tehdit eylemlerinin cezai yaptırımının belirlenmesinde, ifade özgürlüğü ile bireysel güvenlik arasındaki ince çizginin titizlikle analiz edilmesi gerekmektedir.” (Hukuk dergisi, 20XX)

c. Karşılaştırmalı Hukuk Analizleri:
Bazı akademik çalışmalar, tehdit suçunun diğer hukuk sistemlerindeki uygulamaları ile Türkiye’deki düzenlemesini karşılaştırarak, cezai yaptırımların ve uygulama usullerinin farklılıklarına değinmektedir. Bu yaklaşımlar, özellikle sınır ötesi tehditler ve dijital ortamda tehdit uygulamaları konularında önemli veriler sunar.

4. Yargıtay Örnek Kararlarının İncelenmesi

A. Yargıtay Genel Kriterleri

Fiilin Somut Gerçekleşmesi: Yargıtay, fiilin somut delillerle desteklenmesi gerekliliğini vurgulamıştır. Özellikle sosyal medya üzerinden yapılan tehditlerde, dijital delillerin titizlikle incelenmesi gerektiği belirtilmiştir.

  • Failin Kast ve Niyeti: Failin, mağduru bilinçli olarak korkutma kastıyla hareket ettiğinin ispatı önem taşımaktadır. Bu kapsamda, ifadenin içeriği, bağlamı ve mağdurun tepkileri değerlendirilmektedir.
  • Ceza Oranları ve İndirim Nedenleri: Yargıtay, failin işlediği tehdit suçunun ağırlığına göre ceza oranlarında indirim veya artırma yoluna gidilebileceğini belirtmiştir.

Örneğin, bir Yargıtay kararı kapsamında, failin sosyal medya üzerinden gönderdiği mesajların mağdur tarafından gerçek bir tehdit olarak algılanıp algılanmadığı, olayın zamansal ve mekansal bağlamı ile failin geçmiş eylemleri dikkate alınarak değerlendirilmiştir.

B. Yargıtay Karar Örnekleri

Örnek 1: Yargıtay 4. Ceza Dairesi – Esas: 2014/52120, Karar: 2017/19670 (12.09.2017)
Bu kararda, sanığın mağdura hitaben sarf ettiği ifadelerin, nesnel ölçütlere göre yeterince korku yaratmadığı gerekçesiyle, tehdit suçunun unsurlarının oluşmadığı kabul edilerek beraat kararı verilmiştir.

Örnek 2: Yargıtay 4. Ceza Dairesi – Esas: 2020/32601, Karar: 2022/23141 (22.11.2022)
İlgili ilamada, tehdit suçuna ilişkin hükümde öngörülen ceza miktarının ve türünün incelenmesi sonucu, sanığın temyiz isteminin reddedilmesiyle beraat kararının korunduğu görülmektedir.

Örnek 3: Yargıtay 1. Ceza Dairesi – Esas: 2015/3187, Karar: 2016/2028
Bu kararda, sanığa atılı tehdit eyleminin delil yönünden yetersizliği tespit edilmiş; özellikle CMK’nın 223/2‑e maddesi uyarınca, sanığın suç işlediğinin ispat edilememesi nedeniyle beraat kararı verilmiştir.

C. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Karar Örnekleri

Örnek 4: İzmir Bölge Adliye Mahkemesi (İstinaf Dilekçesi Örneği)
Yerel mahkemede görülen davada, sanığın mağdur üzerinde yeterli korku yaratacak tehdit unsurlarını oluşturmadığı ve olayın aydınlatılamayan hususları nedeniyle beraat yönünde değerlendirme yapıldığına dair istinaf dilekçesi örneği emsal teşkil etmektedir.

Örnek 5: Yargıtay 9. Ceza Dairesi Kararı – Esas: 2021/26074, Karar: 2022/1443 (İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Kökenli)
Bu ilamada, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesi’nden gelen hüküm esas alınarak, tehdit suçuna ilişkin delillerin eksikliği ve nesnel korku yaratmama durumu nedeniyle sanığın beraatine karar verilmiştir.


Bu örnekler, tehdit suçunun unsurlarının oluşmadığı, delil yetersizliği veya sanığın savunmasının istikrarlı olduğu durumlarda beraat kararı verilmesinin temel dayanaklarını ortaya koymaktadır. Her somut olayın kendi koşullarına göre değerlendirme yapılması gerektiği unutulmamalıdır.

5. İzmir’de Tehdit Davalarında Beraat ve Örnekleri

Aşağıda, bölgedeki benzer dava öykülerinden, sanığın eylemlerinin objektif ölçütler doğrultusunda yetersiz korku unsuru oluşturmadığı tespit edilerek beraat kararı verilen üç örnek sunulmaktadır:

Örnek 1:
Bir dosyada, yerel mahkeme kararına itiraz aşamasında dosya kapsamı titizlikle incelenmiş; delillerin belirsizliği, mağdur beyanlarındaki tutarsızlık ve sanığın ifadesinin tutarlı olması nedeniyle, olayın asıl korkutucu unsurunun oluşmadığı kanaatine varılmıştır. Sonuç olarak, sanığın eylemi, suç unsurlarının gerektirdiği ölçüde etkili olmadığı gerekçesiyle beraat hükmüne bağlanmıştır.

Örnek 2:
Bölgede görülen bir diğer davada, sanığın iddia edilen korkutucu ifadeleri yerine gündelik üslupta sarf ettiği sözlerin, olayın doğal seyrinde meydana gelen tartışmanın bir parçası olduğu değerlendirilmiştir. Mahkeme, “şüpheden sanık yararlanır” ilkesinin uygulanması sonucunda, sanığın davranışlarının mağdurun özgür iradesini kısıtlamaya yetersiz kaldığını tespit etmiş ve beraat kararı vermiştir.

Örnek 3:
Üçüncü örnekte, olayın kronolojik düzeni, delillerin somutluğu ve sanığın savunmasının istikrarı göz önüne alınarak, söz konusu ifadelerin hukuki anlamda suç teşkil etmediği kanaatine varılmıştır. Dosyadaki delil yetersizliği, mağdur beyanlarındaki belirsizlik ile birleştiğinde, sanığın eyleminin nesnel ölçütlere ulaşmadığı değerlendirilmiş ve bu durum sanığın lehine yorumlanarak beraat hükmü tesis edilmiştir.

  • Yukarıdaki emsal yargı kararları hukuk büromuz nezdindeki bir kısım emsal kararlardan alınarak anlatılmıştır.
  • Bu örnekler, yerel yargı uygulamalarında dosya bütünlüğü, delillerin kesinliği ve sanığın tutarlı savunmasının, korkutucu etki yaratma unsurlarını karşılamadığı durumlarda beraat kararı verilmesinin temel gerekçelerini ortaya koymaktadır. Her somut olay kendi özel koşullarında değerlendirilmekle birlikte, benzer içtihatlarda sanığın lehine yorum yapılmasının ceza muhakemesinin temel ilkelerinden biri olduğu açıktır.

6. Tehdit Suçlamasında Savunma Stratejileri ve Avukatın Rolü

Tehdit suçlamasında savunma stratejisi, dosya bütünlüğü içinde sanığın eylemlerinin suç unsurlarını karşılamadığını ortaya koymaya dayanmalıdır. Bu kapsamda;

  • Delillerin Titizlikle İncelenmesi: Savunmada, mağdur beyanlarının çelişkili ya da eksik olduğu, delillerin somut ve kesin ispat sağlayamadığı hususunun altı çizilmelidir. Özellikle, sözlü ifadelerin bağlamı, tonlaması ve olay anındaki atmosfer dikkatle analiz edilerek, sanığın iddia edilen tehdit unsurlarını oluşturmadığı vurgulanmalıdır.

  • Bağlam ve Günlük İfade Dilinin Değerlendirilmesi: Sanığın, tartışma anında veya öfke hali altında kullandığı ifadelerin, toplumun genel ağız dili içerisinde kullanılan, ani ve tepkisel sözlerden ibaret olduğu savunulabilir. Böylece, “in dubio pro reo” ilkesi uyarınca, şüpheden sanık yararlanır prensibi ışığında sanığın lehine yorum yapılması sağlanır.

  • Hukuka Aykırı Delil Toplanması ve Tanık İfadelerinin Güvenirliği: Savunma, delillerin usulüne uygun toplanıp toplanmadığını, tanık ifadelerinin tutarlılığı ve güvenilirliğini sorgulayarak, sanığın savunmasının tutarlılığını ve iddiaların ispat edilemediğini ortaya koymalıdır.

  • Avukatın Uzmanlığı ve Deneyiminin Önemi: Tehdit suçlamaları, genellikle subjektif unsurlar ve psikolojik etkilerin değerlendirilmesini gerektirdiğinden, deneyimli bir ceza avukatının titiz hukuki analiz ve stratejik savunma hazırlığı büyük önem taşır. Avukat, dosya kapsamındaki tüm delilleri, tanık beyanlarını ve hukuki ilkeleri (örneğin “in dubio pro reo” ve “şüpheden sanık yararlanır” ilkelerini) göz önünde bulundurarak, sanığın lehine yorum yapılmasını sağlayacak savunma argümanlarını oluşturur.

Bu nedenlerle, tehdit suçlamasında sanığın üzerine atılı iddiaların, objektif ölçütlere ve kesin ispata dayanmayan, belirsiz deliller ışığında değerlendirilmesi gerekmektedir. Deneyimli bir avukatın desteği, savunmanın her aşamasında delillerin hukuki dayanağının titizlikle incelenmesi, eksikliklerin belirlendikten sonra lehine yorum yapılması ve sanığın masumiyet karinesinin etkin bir şekilde uygulanması açısından elzemdir.

* Sonuç ve Değerlendirme

Tehdit suçu, hem bireysel hem de toplumsal güvenliği tehdit eden, hukuki açıdan ciddi sonuçları olan bir suç tipidir. Yargıtay kararları, bu suçun unsurlarının titizlikle değerlendirilmesi gerektiğini; failin kastı, mağdurun algısı ve somut delillerin önemini vurgulamaktadır. Akademik çevrelerde ise, tehdit suçunun sosyal ve hukuki boyutları, ifade özgürlüğü ile bireysel güvenlik arasındaki denge ve karşılaştırmalı hukuk perspektifiyle ele alınmaktadır.

 

AVUKAT DESTEĞİ

Randevu almak için çalışma saatleri içerisinde aşağıdaki telefon aracılığı ile ulaşabilir, whatsapp hattına yazabilir (tıkla) veya aşağıdaki adrese mail atabilirsiniz. 

Hafta içi: 09:00 – 19:00
Cumartesi: 10:00 – 18:00
Telefon: +90 532 282 25 23

Gizlilik

Gizlilik, bir avukatın ve hukuk büromuzun en önemli etik ilkelerinden biridir; 1136 sayılı Kanunda tanımlanan gizlilik ve ifşa etmeme ilkesini çok dikkatli ve hassas bir şekilde uygular. Ancak büromuz, müvekkillerinin bilgi, belge ve bilgilerini gizlilik ve bilgi sorumluluğu sınırları içinde gizli tutar ve hiçbir şekilde ve hiçbir koşulda üçüncü kişi ve kurumlarla paylaşmaz.

 

Leave A Comment