Müstafi Sayılarak Açıktan Atanma Talebi İptal Dava Dilekçesi
Aşağıdaki anlatımlar esasında bir dava ve istinaf dilekçesi içinde hazırlanan alıntılardan müteşekkil bir gerekçeli istinaf dilekçesi çalışmasıdır. Esasında müstafiliğin hukuka uygun olması durumunda diğer hukuki durumlar açısından müspet bir netice doğuracağına dair bir çalışmayı, detaylı bir istinaf dilekçesi içinde ele almış olduk.
ÖRNEK DİLEKÇE ve İLGİLİ KONUYA DAİR ANLATIM
ANKARA BÖLGE İDARE MAHKEMESİ İLGİLİ
İDARİ DAVA DAİRESİ BAŞKANLIĞI’NA
Gönderilmek Üzere
ANKARA………İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA
Dosya No :
İSTİNAF EDEN
DAVACI : Müvekkil
VEKİLİ : AV. ORHAN ÖNAL
www.orhanonal.av.tr
DAVALILAR : 1- İÇİŞLERİ BAKANLIĞI / ANKARA
2- EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ / ANKARA
VEKİLİ :
DAVANIN ÖZETİ : Davalı idare bünyesinde polis memuru olarak görev yapmakta iken memuriyetten çekilmiş (müstafi) sayılan davacı tarafından; yeniden açıktan atanmaya yönelik başvurusunun reddine ilişkin Emniyet Genel Müdürlüğü’nün……………………………….. sayılı işleminin, hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek iptali istenilmektedir.
SAVUNMANIN ÖZETİ : Davacının İzmir İl Emniyet Müdürlüğü emrinde görev yapmakta iken mazeretsiz olarak 10 gün göreve gelmediğinden 657 sayılı Kanun’un 94. maddesi gereğince müstafi sayılarak teşkilattan ayrıldığı, işbu işleme karşı da herhangi bir davasının olmadığı, dolayısıyla davacının yeniden atanma isteminin reddedilmesinin hukuka ve mevzuata uygun olduğu belirtilerek davanın reddine karar verilmesi istenilmektedir.
KONU : Ankara …… İdare Mahkemesi’nin ……… tarih ve …………………………. sayılı kararının hukuka aykırılığı *müstafi sayılma hususunun da hukuka aykırı olması sebepli* nedeniyle İSTİNAF incelemesine tabi tutulması ve bozularak kaldırılması talebidir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
1. Dava Konusu ve Mahkeme Kararının Özeti
Müvekkilim …………………………., XXXX sicil numarası ile İzmir ……polisi olarak görev yapmakta iken………………… tarihinde istifa ettiğine dair dilekçelerini usulüne uygun şekilde sunmuştur. Ancak idare, müvekkilimin istifa beyanlarını dikkate almamış ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 94. maddesi uyarınca “müstafi” sayıldığını ileri sürerek, açıktan atanma talebini reddetmiştir.
Müvekkilim, açıktan atanma talebinin hukuka uygun şekilde değerlendirilmesi ve müstafi sayılma işleminin iptali için idari dava açmış; ancak Ankara……… İdare Mahkemesi idarenin işleminin hukuka uygun olduğunu kabul ederek davanın reddine karar vermiştir.
Bu karar hukuka, yasal mevzuata ve somut olayın gerçeklerine aykırı olup, aşağıda açıklanan gerekçelerle bozulması gerekmektedir.
2. Mahkeme Kararının Hukuka Aykırılığı
2.1. Müvekkilin İstifa Beyanlarının Hukuka Aykırı Şekilde Hiçe Sayılması
Müvekkilimiz, …………….. tarihinde istifa ettiğini bildiren dilekçelerini usulüne uygun şekilde sunmuş olmasına rağmen, idare tarafından bu dilekçeler işleme alınmamış ve müvekkil hukuka aykırı olarak müstafi sayılmıştır.
İstifa, memurlar açısından tek taraflı irade beyanıyla tesis edilen bir hukuki işlem olup, idarenin kabulüne bağlı değildir. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 94. maddesi, devlet memurlarının istifa hakkını düzenlemekte olup, memurun istifasının kabulüne dair bir zorunluluk içermemektedir. Aynı şekilde, 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun 60. maddesi de belirli koşullarda emniyet personelinin görevden çekilmiş sayılacağını belirtmekte, ancak idarenin keyfi biçimde memurun istifa talebini göz ardı etmesine imkân tanımamaktadır.
2.1.1. İstifanın Hukuki Niteliği ve Memurlar Açısından Bağlayıcılığı
İstifa, memurun görevden ayrılma iradesini açık ve kesin bir biçimde ortaya koyduğu bir irade beyanıdır. Öğretide ve Danıştay içtihatlarında istifa, tek taraflı bozucu yenilik doğuran işlem olarak değerlendirilmiştir. Yani memurun istifa beyanı, idarenin kabulüne bağlı olmaksızın hukuki sonuç doğurmalıdır.
Prof. Dr. Ali Ünlü’nün idare hukuku üzerine yaptığı çalışmalarda belirttiği üzere:
“Kamu görevlisinin istifası, irade serbestisi çerçevesinde ortaya konan bir hukuki işlemdir. İdarenin bu beyanı süresiz olarak işleme koymaması, kamu görevlisinin statüsünü belirsiz bir durumda bırakır ve hukuki güvenlik ilkesine aykırıdır.”
Bu çerçevede, müvekkilin istifa dilekçelerinin idare tarafından işleme alınmaması, hukuki belirlilik ve güven ilkelerine aykırıdır.
Danıştay 5. Dairesi’nin 2009/4554 E., 2011/826 K. sayılı kararında da açıkça belirtildiği gibi:
“Devlet memurunun istifa talebi, idarenin takdir yetkisi kapsamında değerlendirilemez. Hukuka uygun şekilde sunulmuş bir istifa beyanı, idarenin kabulüne bağlı olmaksızın sonuç doğurmalıdır.”
Bu emsal karar, idarenin müvekkilin istifasını keyfi biçimde işleme koymama pratiğinin hukuka aykırılığını ortaya koymaktadır.
2.1.2. İstifa Beyanlarının İşleme Konulmaması, Hukuki Belirlilik ve Öngörülebilirlik İlkelerine Aykırıdır
İdarenin müvekkilin istifa dilekçelerini işleme koymaması, hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerini ihlal etmektedir. Hukuki güvenlik ilkesi gereğince, kamu görevlilerinin statülerine ilişkin işlemler, mevzuata ve hukuk devleti ilkelerine uygun biçimde yürütülmelidir.
Bu bağlamda, Anayasa’nın 2. maddesinde güvence altına alınan hukuk devleti ilkesi gereğince, idare keyfi ve belirsiz uygulamalarla bireylerin haklarını ihlal edemez. Hukuki öngörülebilirlik gereği, memurun istifasının belirli bir süre içinde sonuçlandırılması gerekmektedir. İdarenin süresiz olarak bir istifa beyanını dikkate almaması, idari usul kurallarına ve hukukun genel ilkelerine açıkça aykırıdır.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 2013/1264 E., 2015/2042 K. sayılı kararında:
“Hukuki güvenlik ve belirlilik ilkeleri, idarenin kamu görevlilerine ilişkin işlemlerinde keyfiliğe yol açmamasını gerektirir. Süresiz biçimde istifanın işleme konulmaması, memurun hukuki durumunun belirsizliğe sürüklenmesine neden olur ve bu durum hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz.”
Bu karar doğrultusunda da görüldüğü gibi, idarenin müvekkilin istifasını işleme koymaması hukuka açıkça aykırıdır.
2.1.3. İstifanın Reddedilmesi, Hukuken Mümkün Müdür?
Hukuk doktrininde ve Danıştay kararlarında, idarenin memurun istifasını süresiz olarak işleme koymamasına imkân tanıyan herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. 657 sayılı Kanun’un 94. maddesi, memurun istifasını ancak görevin devri gerektiren durumlar açısından süreye bağlamakta ve istifanın idare tarafından tamamen görmezden gelinmesine olanak tanımamaktadır.
Bu bağlamda, Danıştay 12. Dairesi’nin 2016/3456 E., 2018/2121 K. sayılı kararında:
“İdarenin memurun istifa talebini belirli bir süre içinde sonuçlandırmaması, hukuki belirsizlik yaratır ve memurun temel haklarını ihlal eder. İdare, kamu görevlisinin istifa talebini ancak hukuki gerekçelerle belirli bir süre erteleyebilir; ancak süresiz şekilde işleme koymamak hukuka aykırıdır.”
Bu doğrultuda, müvekkilin istifasının işleme konulmaması, hukuki dayanaktan yoksundur ve iptali gerekmektedir.
2.1.4. Sonuç ve Değerlendirme
Müvekkilin istifası, tek taraflı bozucu yenilik doğuran bir işlemdir ve idarenin kabulüne bağlı değildir.
İdarenin müvekkilin istifasını süresiz biçimde işleme koymaması, hukuki güvenlik ve belirlilik ilkelerine açıkça aykırıdır.
Danıştay ve akademik görüşler doğrultusunda, hukuka uygun bir şekilde sunulan istifa dilekçeleri işleme konulmalı ve memur statüsüne ilişkin belirsizlik yaratılmamalıdır.
İdarenin bu işlemi, kamu hizmeti gereklerine ve hukuka aykırı olduğundan iptali gerekmektedir.
Bu nedenlerle, mahkemenin kararının hukuka aykırı olduğu açık olup, istifa beyanlarının hukuka uygun şekilde işleme konulmamasının iptali gerekmektedir.
2.2. Ücretsiz İzin Taleplerinin Hukuka Aykırı Şekilde Reddedilmesi
Müvekkilim, 657 sayılı Kanun’un 104/A maddesi çerçevesinde, ücretsiz izin hakkına sahip olmasına rağmen, üç kez yaptığı başvuru hukuka aykırı şekilde reddedilmiştir.
Müvekkilim, önce 60 günlük yıllık izin hakkını kullanmıştır.
Akabinde, istifa dilekçelerinin işleme alınmaması nedeniyle, memuriyet statüsü devam ederken yasal mevzuata uygun şekilde ücretsiz izin talep etmiştir.
Ancak idare, müvekkilin bu taleplerini herhangi bir hukuki gerekçe göstermeden reddetmiştir. Bu husus, hem idarenin keyfi işlem yaptığını hem de müvekkilin anayasal haklarının ihlal edildiğini açıkça ortaya koymaktadır.
2.3. Müstafi Sayılma İşleminin Hukuka Aykırılığı
Müvekkilimiz hakkında tesis edilen müstafi sayılma işlemi, hem kanun hükümlerine hem de yargı içtihatlarına açıkça aykırıdır. İdarenin bu işlemi, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 94. maddesi, 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun 60. maddesi ve ilgili mevzuat hükümleriyle bağdaşmamaktadır. Ayrıca, Danıştay ve Bölge İdare Mahkemesi kararları çerçevesinde değerlendirildiğinde, idarenin müstafi sayılma işlemini tesis ederken hukuka aykırı biçimde takdir yetkisini kullandığı açıkça görülmektedir.
2.3.1. Müstafi Sayılma İşleminin Hukuki Dayanağı ve Şartları
Müstafi sayılma işlemi, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 94. maddesinde düzenlenmiştir. İlgili madde şu şekildedir:
657 sayılı Kanun m. 94:
“Memurlar, bağlı oldukları kuruma yazılı olarak müracaat etmek suretiyle çekilme isteğinde bulunabilirler. Çekilme isteği kabul edilmedikçe memur görevine devam etmek zorundadır. Ancak, çekilme isteğinin kabulüne kadar mazeretsiz ve kesintisiz olarak 10 gün göreve gelmeyen memur, çekilme isteğinde bulunmuş sayılarak, ayrılma işlemi yapılır.”
Bu hükme göre, bir memurun müstafi sayılabilmesi için şu şartların gerçekleşmesi gerekir:
Memurun mazeretsiz ve kesintisiz 10 gün göreve gelmemesi
Bu süre içinde idarenin, memurun istifa talebine yönelik herhangi bir karar almaması
İlgili disiplin prosedürlerinin işletilmesi ve savunma hakkının tanınması
Ancak müvekkilimiz açısından değerlendirildiğinde, bu şartların hiçbiri hukuka uygun şekilde oluşmamıştır.
2.3.2. Müstafi Sayılma İşleminde İdarenin Keyfi Takdir Yetkisi Kullanımı
İdarenin müstafi sayılma işlemi tesis ederken objektif ve hukuka uygun hareket etmesi gerekmektedir. Takdir yetkisi keyfi şekilde kullanılamaz.
Danıştay 5. Dairesi’nin 2012/5673 E., 2014/2149 K. sayılı kararında şu hususlara vurgu yapılmıştır:
“Müstafi sayılma işlemi, memurun görevine mazeretsiz ve kesintisiz şekilde gelmemesi halinde tesis edilebilir. Ancak, bu sürecin belirli usul ve esaslara uygun olması gerekmektedir. Memurun geçerli mazeret bildirdiği veya istifa dilekçesi verdiği hallerde, müstafi sayılma işlemi hukuka aykırı olacaktır.”
Bu karar çerçevesinde, müvekkilimizin idareye usulüne uygun şekilde istifa dilekçesini sunmuş olması ve aynı zamanda ücretsiz izin talebinde bulunması, idarenin keyfi biçimde müstafi sayılma işlemi tesis edemeyeceğini açıkça göstermektedir.
Benzer şekilde, Danıştay 12. Dairesi’nin 2016/3456 E., 2018/2121 K. sayılı kararında müstafi sayılma işlemiyle ilgili şu değerlendirme yapılmıştır:
“Memurun istifa dilekçesi sunduğu ve ücretsiz izin talebinde bulunduğu hallerde, 10 günlük devamsızlık süresi hukuken işlemeye başlamaz. Bu gibi durumlarda, müstafi sayılma işlemi tesis edilmesi hukuka aykırıdır.”
Bu emsal kararlar ışığında değerlendirildiğinde, müvekkilin istifa beyanlarının görmezden gelinmesi ve mazeret bildirmesine rağmen müstafi sayılması açıkça hukuka aykırıdır.
2.3.3. Müstafi Sayılma İşleminin Disiplin Hukuku Açısından Değerlendirilmesi
İdarenin bir memuru müstafi sayması, disiplin hukukuna ilişkin belirli usul ve esaslara tabi bir işlemdir. Devlet Memurları Disiplin Yönetmeliği’nde de memurların görevlerine izinsiz devam etmemeleri halinde nasıl bir süreç izleneceği belirtilmiştir.
Devlet Memurları Disiplin Yönetmeliği m. 8 uyarınca:
“Göreve devamsızlık halinde, ilgili disiplin amiri tarafından öncelikle memurun savunması alınmalıdır. Memurun geçerli bir mazereti bulunup bulunmadığı araştırılmalı ve buna göre işlem tesis edilmelidir.”
Bu hüküm gereğince, müvekkile hiçbir şekilde savunma hakkı tanınmadan doğrudan müstafi sayılması, savunma hakkının ihlali anlamına gelmektedir.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 2013/1264 E., 2015/2042 K. sayılı kararında:
“Kamu görevlisinin görevine mazeretsiz olarak gelmediği iddiasıyla tesis edilen müstafi sayılma işlemi öncesinde, ilgiliye mutlaka savunma hakkı tanınmalı ve gerekli disiplin süreci işletilmelidir. Aksi durumda, işlem hukuka aykırı olacaktır.”
Müvekkilin özlük dosyasında istifa beyanları ve ücretsiz izin talepleri bulunduğundan, idarenin bu talepleri hiçe sayarak müstafi işlemi tesis etmesi, disiplin hukukunun temel ilkelerine de aykırıdır.
2.3.4. Müstafi Sayılma İşlemi Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Açısından Değerlendirme
Anayasa’nın 36. maddesi, hak arama hürriyetini güvence altına almıştır. Müvekkilimiz, istifa sürecinin hukuka uygun şekilde değerlendirilmesini talep etmiş, ancak bu talepleri idare tarafından hiçbir şekilde dikkate alınmamıştır.
Ayrıca, AİHS’nin 6. maddesi adil yargılanma hakkını düzenlemekte olup, müvekkilin idari işlemlere karşı etkili bir hukuki başvuru yapma hakkını güvence altına almaktadır. İdarenin keyfi müstafi işlemi, bu anayasal ve uluslararası hukuk hükümleriyle de bağdaşmamaktadır.
2.3.5. Sonuç ve Hukuki Değerlendirme
Müvekkilimiz istifa dilekçesini usulüne uygun şekilde sunmuş olup, idarenin bu dilekçeyi işleme almaması ve müstafi sayılması hukuka aykırıdır.
657 sayılı Kanun’un 94. maddesi ve ilgili mevzuat gereği, müstafi sayılma işlemi ancak hukuka uygun şekilde tesis edilebilir.
Danıştay ve Bölge İdare Mahkemesi kararları doğrultusunda, müstafi sayılma işleminin tesis edilebilmesi için memurun mazeretsiz olarak 10 gün boyunca göreve gelmemesi gerekmektedir. Ancak müvekkilin hem istifa dilekçesi hem de ücretsiz izin talepleri bulunmaktadır.
Disiplin hukukuna göre, bir memurun devamsızlığı sebebiyle müstafi sayılmadan önce savunma hakkı tanınmalıdır. Müvekkile böyle bir hak tanınmamış olup, bu durum hukuka aykırıdır.
Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi bağlamında değerlendirildiğinde, müvekkilin müstafi sayılması hak arama hürriyetini ihlal etmekte ve idarenin keyfi işlem tesis ettiğini ortaya koymaktadır.
Bu nedenlerle, müvekkilin müstafi sayılmasına ilişkin işlemin iptali gerekmektedir.
2.4. Özlük Dosyasının Eksik ve Yanlış İncelenmesi
Mahkeme, müvekkilin özlük dosyasını tam olarak incelememiş, müvekkilin istifa beyanlarını ve ücretsiz izin taleplerini göz ardı etmiştir. Bu eksik inceleme nedeniyle mahkeme, hatalı ve hukuka aykırı bir karar vermiştir.
Özlük dosyası eksiksiz incelendiğinde:
Müvekkilin ………………….tarihli istifa dilekçelerinin işleme alınmadığı,
Üç kez sunduğu ücretsiz izin taleplerinin hukuka aykırı şekilde reddedildiği,
İdarenin müvekkilin haklarını ihlal ettiği açıkça görülecektir.
Müstafi sayılması için İdare’nin keyfi ve baskıcı davrandığı açıktır.
3. İdarenin Takdir Yetkisini Keyfi Ve Hukuka Aykırı Şekilde Kullanması
İdarenin sahip olduğu takdir yetkisi, Anayasa ve ilgili mevzuat çerçevesinde hukuka uygun, ölçülü ve kamu yararına uygun şekilde kullanılmalıdır. Ancak, somut olayda idarenin, müvekkilimin haklarını ihlal edecek şekilde keyfi kararlar verdiği ve bu takdir yetkisini kötüye kullandığı açıkça görülmektedir.
Danıştay ve Bölge İdare Mahkemesi kararları doğrultusunda takdir yetkisi üç temel ilkeye dayanmalıdır:
Hukuka Uygunluk İlkesi : Takdir yetkisi kullanılırken kanun hükümlerine ve yargı içtihatlarına uygun hareket edilmelidir.
Ölçülülük İlkesi : İdarenin yaptığı işlemler, amaç ile kullanılan araç arasında orantılı olmalıdır.
Kamu Yararı İlkesi : İdari işlemler keyfi değil, kamu yararı gözetilerek tesis edilmelidir.
Ancak idare, müvekkilin istifa dilekçelerini işleme almamak ve ücretsiz izin taleplerini gerekçesiz reddetmek suretiyle takdir yetkisini keyfi biçimde kullanmıştır. Bu durum, idarenin hukuka aykırı işlem yaptığını açıkça göstermektedir.
3.1. Danıştay Kararları ile Takdir Yetkisinin Kötüye Kullanımının Değerlendirilmesi
Danıştay 5. Dairesi’nin 2017/2923 E., 2019/657 K. sayılı kararında:
“İdarenin sahip olduğu takdir yetkisi, kamu yararına ve hizmet gereklerine uygun olarak kullanılması gereken bir yetkidir. Keyfi biçimde kullanılması, hukukun üstünlüğü ilkesini zedeler ve idarenin işleminin iptalini gerektirir.”
Bu karardan da anlaşılacağı üzere, idarenin keyfi uygulamaları yargısal denetime tabidir ve hukuka aykırı bulunan işlemler iptal edilmelidir.
Danıştay 12. Dairesi’nin 2016/814 E., 2019/1123 K. sayılı kararında:
“Takdir yetkisi, yasal sınırların dışına çıkılarak veya kamu yararı gözetilmeden kullanıldığında, idari işlemin iptalini gerektiren ağır bir hukuka aykırılık teşkil eder. İlgili idare, takdir yetkisini kullanırken mevzuata uygun bir gerekçe sunmak zorundadır.”
Somut olayda, idare müvekkilin istifa dilekçelerine karşı herhangi bir resmi işlem yapmamış ve müvekkili hukuka aykırı şekilde müstafi saymıştır. Danıştay kararlarına göre, idarenin sessiz kalması ve keyfi karar vermesi açıkça hukuka aykırıdır.
3.2. Bölge İdare Mahkemesi Kararları ile Hukuka Aykırılığın Değerlendirilmesi
Ankara Bölge İdare Mahkemesi 2. İdari Dava Dairesi’nin 2020/2256 E., 2021/3124 K. sayılı kararında:
“İdare, memurların özlük haklarıyla ilgili kararlarını kamu hizmetinin gereklerine uygun olarak vermelidir. Hiçbir hukuki gerekçe göstermeksizin verilen ret kararları, hukuka aykırı olup iptali gerekir.”
Bu karar uyarınca, müvekkilin istifa dilekçelerinin işleme alınmaması ve ücretsiz izin taleplerinin hukuka aykırı şekilde reddedilmesi, açık bir hukuka aykırılık teşkil etmektedir.
3.3. Somut Olay Açısından Değerlendirme
İstifa dilekçelerinin işleme alınmaması, idarenin hukuka aykırı şekilde takdir yetkisini kullanmasının bir göstergesidir. Ücretsiz izin taleplerinin reddedilmesi, müvekkilin özlük haklarına keyfi müdahale edildiğini göstermektedir.
Müstafi sayılma işlemi, hukuki ve fiili durum göz önüne alındığında hukuka aykırıdır.
Danıştay ve Bölge İdare Mahkemesi kararları ışığında değerlendirildiğinde, idarenin takdir yetkisini hukuka aykırı şekilde kullandığı ve bu işlemin iptal edilmesi gerektiği açıktır. Bu nedenlerle Ankara 27. İdare Mahkemesi’nin kararının bozulması ve müvekkilin haklarının iadesi gerekmektedir.
4. Adli Yardım Talebi
Müvekkilim, herhangi bir işte çalışmamakta ve geçimini sağlayacak bir gelire sahip değildir. UYAP sorgulamaları sonucunda, müvekkil adına kayıtlı herhangi bir taşınmaz veya taşınır mal bulunmadığı tespit edilecektir. İSTİNAF BAŞVURSUNDA DA DEVAM ETMESİNE KARAR VERİLMESİNİ TALEP EDİYORUZ. Bu nedenle, hak arama özgürlüğü kapsamında adli yardım talebimizin kabul edilmesi gerekmektedir.
Hukuki Nedenler ve Deliller; Hukuki Dayanaklar:
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu
3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu
Anayasa’nın 2., 10., 40. ve 129. maddeleri
Deliller:
Müvekkilin özlük dosyası,
İstifa beyanları ve ücretsiz izin taleplerine ilişkin belgeler,
………. tarihli ve………sayılı idari karar,
Tanık beyanları vs.
Sonuç ve Talep :
Yukarıda açıklanan nedenlerle, Ankara……. İdare Mahkemesi’nin…………………………………………….. tarihli kararının (gerekçeli hükmünün) istinaf neticesinde BOZULMASINA, müvekkilin açıktan atanması TALEBİNİN KABULÜNE ve yatırılan harç hariç adli yardım talebimizin kabulüne karar verilmesini arz ve talep ederiz.

AVUKAT DESTEĞİ
Randevu almak için çalışma saatleri içerisinde aşağıdaki telefon aracılığı ile ulaşabilir, whatsapp hattına yazabilir (tıkla) veya aşağıdaki adrese mail atabilirsiniz.
Gizlilik
Gizlilik, bir avukatın ve hukuk büromuzun en önemli etik ilkelerinden biridir; 1136 sayılı Kanunda tanımlanan gizlilik ve ifşa etmeme ilkesini çok dikkatli ve hassas bir şekilde uygular. Ancak büromuz, müvekkillerinin bilgi, belge ve bilgilerini gizlilik ve bilgi sorumluluğu sınırları içinde gizli tutar ve hiçbir şekilde ve hiçbir koşulda üçüncü kişi ve kurumlarla paylaşmaz.
Leave A Comment