Kültür ve Tabiat Varlıklarının Korunması Hakkında Kanuna Muhalefet Suçu
Kültür ve tabiat varlıklarının korunması, hukukun yalnızca maddi varlıkları değil, aynı zamanda bir toplumun kimliğini, tarihini ve kolektif hafızasını koruma altına aldığı özel bir alanıdır. 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, Türkiye’deki kültürel mirası koruma çerçevesini çizen temel yasal düzenlemedir. Bu kanun kapsamında işlenen suçlar, ceza hukukunun hem kamusal varlıkların korunmasına hem de tarihi ve kültürel kimliğin devamlılığına yönelik yaptırımları içeren bir alanı kapsamaktadır.
Bu çalışmada, öncelikle kültür ve tabiat varlıklarının hukuki çerçevesi, ardından 2863 sayılı Kanun’un ceza hükümleri, bu suçlara ilişkin yargısal içtihatlar, doktrinde ileri sürülen görüşler, uluslararası hukuk bağlamında karşılaştırmalı incelemeler ve son olarak uygulamada karşılaşılan sorunlar ile çözüm önerileri ele alınacaktır.
Suçun Kapsamı
Kanuna muhalefet sayılan eylemler şunlardır:
- Korunması gereken taşınır veya taşınmaz kültür varlıklarını izinsiz olarak kazı yaparak aramak
- Tescilli kültür ve tabiat varlıklarını izinsiz olarak değiştirmek, yok etmek veya zarar vermek
- Sit alanlarında izinsiz inşaat yapmak
- Koruma kurulu kararlarına aykırı davranmak
- Tarihî eser kaçakçılığı yapmak veya kültür varlıklarını yurt dışına kaçırmak
Cezai Yaptırımlar
Kanunun 65. ve 74. maddeleri çerçevesinde, suçun niteliğine göre şu cezalar öngörülmüştür:
- İzinsiz kazı yapanlara 2 yıldan 5 yıla kadar hapis ve adlî para cezası
- Koruma altındaki bir yapıya zarar verenlere 2 yıldan 5 yıla kadar hapis
- Kültür varlıklarını yurt dışına kaçıranlara 5 yıldan 12 yıla kadar hapis ve para cezası
- Sit alanlarında izinsiz inşaat yapanlara 2 yıldan 5 yıla kadar hapis

1. Kültür ve Tabiat Varlıklarının Hukuki Çerçevesi
1.1. Kültürel ve Tabiat Varlıkları Kavramı
Kültür varlıkları, 2863 sayılı Kanun’un 3. maddesinde şu şekilde tanımlanmıştır:
“Tarih öncesi ve tarihi devirlere ait bilim, kültür, din ve güzel sanatlarla ilgili bulunan veya bu devirlerde kullanılmış olan yer üstünde, yer altında veya su altındaki bütün taşınır ve taşınmaz varlıklar kültür varlıklarıdır.”
Tabiat varlıkları ise doğal oluşum süreci içinde meydana gelen, endemik yapıya sahip olan veya korunması gereken jeolojik ve biyolojik unsurları içeren varlıklardır.
Bu tanımlardan hareketle, korunması gereken unsurlar ikiye ayrılmaktadır:
- Taşınmaz kültür varlıkları (antik kentler, sit alanları, tarihî yapılar vb.)
- Taşınır kültür varlıkları (heykeller, sikke koleksiyonları, el yazmaları vb.)
Koruma altında bulunan bu varlıklara zarar verilmesi, 2863 sayılı Kanun’un cezai hükümlerine tabi olur.
2. Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’na Muhalefet Suçları
2.1. Temel Suç Tipleri
2863 sayılı Kanun’a muhalefet suçları, genellikle aşağıdaki eylemlerle ortaya çıkmaktadır:
- İzinsiz kazı yapmak (Madde 64)
- Sit alanlarına ve koruma altındaki yapılara zarar vermek (Madde 65)
- Koruma kurulu kararlarına aykırı hareket etmek (Madde 66)
- Kültür varlıklarını izinsiz yurt dışına çıkarmak (Madde 67)
- Kültür varlıklarının tahrip edilmesi veya yok edilmesi (Madde 68)
Bu suçların her biri farklı yaptırımlara tabidir.
2.2. Yaptırımlar ve Cezai Müeyyideler
Kanunun 64. ila 68. maddeleri çerçevesinde belirlenen cezai yaptırımlar:
- İzinsiz kazı yapanlara: 2 yıldan 5 yıla kadar hapis ve adli para cezası
- Koruma altındaki bir yapıya zarar verenlere: 2 yıldan 5 yıla kadar hapis
- Kültür varlıklarını yurt dışına kaçıranlara: 5 yıldan 12 yıla kadar hapis ve para cezası
- Sit alanlarında izinsiz inşaat yapanlara: 2 yıldan 5 yıla kadar hapis
Bu cezalar, suçun ağırlığına ve failin kastına bağlı olarak artırılabilmekte veya hafifletici nedenler bulunuyorsa ertelenebilmektedir.
3. Doktrinde Kültürel Mirasın Korunması ve Ceza Hukuku İlişkisi
Kültürel mirasın korunması, ceza hukukunun temel ilkeleri ile yakından ilişkili olup, bu alan hem kamusal yarar hem de bireysel haklar açısından önem arz etmektedir.
3.1. Kültürel Mirasın Korunmasının Ceza Hukukundaki Yeri
Doktrinde, kültürel mirasın korunması ceza hukukunun koruma hukuku (Schutzrecht) ilkesi çerçevesinde ele alınmaktadır (Kaiser, 2015: 178). Buna göre, kültürel varlıklar bir toplumun kimliğini oluşturan unsurlar olduğundan, bunların korunması yalnızca bireysel haklar bağlamında değil, kamusal bir zorunluluk olarak değerlendirilmektedir (Günay, 2020: 245).
Ayrıca, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin mülk edinme hakkını düzenleyen 1. Ek Protokolü çerçevesinde, devletlerin kamu yararı amacıyla kültürel varlıkları koruma altına alması hukuki bir zorunluluk olarak kabul edilmektedir (Şen, 2018: 89).
3.2. Ceza Hukukunun Caydırıcı Etkisi
Ceza hukuku, kültürel mirası koruma konusunda genel önleme (general prevention) ve özel önleme (special prevention) olmak üzere iki temel özelliğe sahiptir (Fletcher, 2008: 132).
- Genel önleme ilkesi: Toplumda kültürel varlıklara zarar verilmesini önlemek için hukuki düzenlemelerin caydırıcı etkiye sahip olması gerekmektedir (Yılmaz, 2017: 302).
- Özel önleme ilkesi: Suçu işleyen kişilerin tekrar aynı fiili işlememesi için etkili ceza yaptırımları uygulanmalıdır (Kunter, 2016: 278).
Ancak mevcut uygulamada, ceza yaptırımların yeterince caydırıcı olmadığı belirtilmekte ve bu durumun kaçak kazılar ile yasa dışı eser ticaretinin artmasına neden olduğu vurgulanmaktadır (Ersoy, 2019: 159).
- Prof. Dr. Mehmet Emin Artuk (2021): Kültür varlıklarına zarar verilmesi, kamu malına zarar verme suçu (TCK m.152) ile ilişkilendirilmelidir.
3.3. Karşılaştırmalı Hukuk Bağlamında Kültürel Mirasın Korunması
Uluslararası hukukta kültürel mirasın korunması ile ilgili en önemli düzenlemelerden biri 1970 UNESCO Sözleşmesi‘dir. Bu sözleşme, kültürel varlıkların yasa dışı ticaretinin önlenmesini amaçlamaktadır. Kültürel varlıkların kaçırılmasını önlemek için gümrük kontrolleri artırılmalıdır.
Ayrıca, Alman Ceza Kanunu’nun 304. maddesi, kamu malına zarar verme suçunu kapsayacak şekilde kültürel varlıkların korunmasına ilişkin ağır ceza yaptırımları getirmektedir (Mayer, 2021: 67). Benzer şekilde, Fransa’da kültürel mirasa zarar veren kişilere 10 yıla kadar hapis ve ağır para cezaları uygulanmaktadır.
Sonuç olarak, ceza hukukunun kültürel mirası koruma konusunda etkili olabilmesi için caydırıcılığı artırılmalı, uluslararası hukuk ile daha uyumlu düzenlemeler getirilmelidir.

4. Tabiat ve Kültür Varlıkları Suçunda Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar
4.1. Denetim Mekanizmalarının Yetersizliği
- Kültürel mirasın korunması konusunda denetleyici birimler arasında eşgüdüm eksikliği bulunmaktadır.
- Kaçak kazılar ve yasa dışı yapılaşmaların tespiti için caydırıcı tedbirler alınmamaktadır.
- Koruma kurullarının bağımsız hareket edememesi, uygulamada siyasi baskıların etkili olmasına neden olmaktadır.
4.2. Yargılama Sürecinin Uzunluğu ve Teknik Eksiklikler
- Mahkemelerde bilirkişi incelemeleri yetersizdir, uzman görüşlerine başvurulması gecikmektedir.
- Suçlular hakkında verilen kararlar gecikmeli ve etkisiz kalmaktadır.
- Mevcut mevzuatta eksiklikler bulunmakta ve mahkemeler arasında farklı içtihatlar ortaya çıkmaktadır.
4.3. Cezaların Caydırıcı Olmaması
- Kültürel varlıklara zarar veren kişilere uygulanan cezalar genellikle hafifletici nedenler öne sürülerek ertelenmektedir.
- Para cezaları yeterli caydırıcılığa sahip değildir, uygulamada suçlular çoğu zaman ceza almadan kurtulabilmektedir.
- TCK’nın ilgili maddeleri ile uyumlu bir yaptırım sistemi geliştirilmemiştir.
4.4. Bilinçsizlik ve Eğitim Eksikliği
- Toplumun büyük bir kısmı kültürel mirasın önemi konusunda bilgi sahibi değildir.
- Kaçak kazılara katılan bireyler genellikle ekonomik çıkar amacıyla hareket etmekte ve hukuki sonuçların farkında olmamaktadır.
- Eğitim sisteminde kültürel miras bilincinin artırılması gerektiği savunulmaktadır.
4.5. Uluslararası Kaçakçılık Sorunu
- Kültürel varlıkların yasa dışı yollarla yurtdışına çıkarılması, özellikle Orta Doğu ve Balkanlar bölgesinde organize suç şebekeleri tarafından yürütülmektedir.
- Interpol ve UNESCO gibi uluslararası kurumlarla yeterli iş birliği sağlanamamaktadır.
5.Kültür ve Tabiat Varlıklarına Karşı İşlenen Suçlarda Çözüm Önerileri
- Cezaların Artırılması:
- Kültür varlığına zarar verenlere en az 5 yıl hapis cezası verilmesi önerilmektedir.
- Bilinçlendirme Çalışmaları:
- Toplumda kültürel mirasın önemi konusunda farkındalık yaratılmalıdır.
- Güvenlik Önlemlerinin Artırılması:
- Kaçak kazılar için dron teknolojisi ve yapay zeka destekli denetim mekanizmaları geliştirilmelidir.
- Uluslararası İş Birliğinin Güçlendirilmesi:
- UNESCO ve INTERPOL ile koordinasyon artırılmalı, kültürel varlıkların korunması için ortak veri tabanları oluşturulmalıdır.
6. Kültür ve Tabiat Varlıklarına Karşı İşlenen Suçlarda Avukatın Gerekliliği ve Yetkili Mahkeme
6.1. Avukatın Gerekliliği
- Kültür ve tabiat varlıklarına karşı işlenen suçlar 2863 sayılı Kanun’un ceza hükümlerine tabi olup, uzmanlık gerektiren bir alandır.
- Avukatın desteği olmadan bilirkişi raporlarının incelenmesi, delil değerlendirmesi ve savunma stratejilerinin belirlenmesi zorlaşmaktadır.
- Özellikle kaçak kazı, tarihi eser kaçakçılığı ve izinsiz yapılaşma gibi suçlarda savunma veya müşteki vekilliği konusunda uzman bir avukatın hukuki süreci doğru yönetmesi önemlidir.
- Hapis cezası öngörülen suçlar kapsamında sanık haklarının korunması açısından müdafiin bulunması büyük bir avantaj sağlamaktadır.
6.2. Yetkili ve Görevli Mahkeme – İzmir Kemalpaşa Örneği
- Yetki bakımından: Suçun işlendiği yer mahkemesi yetkilidir. İzmir’in Kemalpaşa ilçesinde işlenen bir suç için Kemalpaşa Asliye Ceza Mahkemesi yetkili olabilir.
- Görev bakımından: 2863 sayılı Kanun’a aykırı suçlar genellikle Asliye Ceza Mahkemelerinde görülmektedir. Ancak, suçun niteliğine ve ceza süresine bağlı olarak Ağır Ceza Mahkemesi de yetkili olabilir.
- Örneğin,
- İzinsiz kazı yapan kişiler hakkında Kemalpaşa’da suç işlendi ise Kemalpaşa Asliye Ceza Mahkemesi görevli olabilir.
- Organize bir şekilde kültür varlığı kaçakçılığı yapılıyorsa ve suç örgütü bağlantısı varsa, İzmir Ağır Ceza Mahkemesi yetkili olabilir.
- Yargı sürecinde yetki ihtilafı çıkarsa, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi devreye girebilir.
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, Türkiye’de kültürel mirası korumaya yönelik önemli bir yasal çerçeve sunmaktadır. Ancak uygulamada karşılaşılan sorunlar nedeniyle yaptırımların artırılması, denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi ve toplumsal farkındalığın artırılması büyük önem taşımaktadır.
6.3. Yargılama Süreci ve Avukatın Önemi Nedir?
Bu tür suçlarda soruşturma genellikle Cumhuriyet savcılığı tarafından re’sen başlatılır ve ilgili müze müdürlükleri, koruma kurulları veya bilirkişilerden rapor alınır. Suçun niteliğine göre Ağır Ceza Mahkemesi veya Asliye Ceza Mahkemesi yetkili olabilir.
Eğer kültür ve tabiat varlıklarıyla ilgili bir davada yer alıyorsanız, uzman bir ceza avukatından destek almak sürecin doğru yönetilmesi açısından kritik öneme sahiptir. Özellikle tarihi eser niteliği, kaçak kazı olup olmadığı ve zarar tespiti gibi konular uzman raporlarına dayandığından, hukuki destek almadan hareket etmek riskli olabilir.

- Bu hususa dair bir kısım diğer yazılarımız;
- Tarihi Eser Kaçakçılığı Suçu ve Cezası Nedir? Ceza Avukatı
- Ağır Ceza Avukatı Ne Tür Davalara Bakar? Ceza Davaları
- Diğer yazılarımızı yazılar kısmından araştırıp, okuyabilirsiniz.
AVUKAT DESTEĞİ
Randevu almak için çalışma saatleri içerisinde aşağıdaki telefon aracılığı ile ulaşabilir, whatsapp hattına yazabilir (tıkla) veya aşağıdaki adrese mail atabilirsiniz.
Gizlilik
Gizlilik, bir avukatın ve hukuk büromuzun en önemli etik ilkelerinden biridir; 1136 sayılı Kanunda tanımlanan gizlilik ve ifşa etmeme ilkesini çok dikkatli ve hassas bir şekilde uygular. Ancak büromuz, müvekkillerinin bilgi, belge ve bilgilerini gizlilik ve bilgi sorumluluğu sınırları içinde gizli tutar ve hiçbir şekilde ve hiçbir koşulda üçüncü kişi ve kurumlarla paylaşmaz.
İzmir’de Avukatlık, Yargılama ve Dava Türleri • Örnekler
[…] 1.8. Kültür ve Tabiat Varlıklarına Karşı Suçlar […]