Awesome Image
04Kas

A. Gayrimenkul Davası Olarak Kamulaştırma ve (Hukuki ve Fiili El Atma) Davaları

Genel Olarak Kamulaştırma Davası ve Süreci Nasıldır?

Kamulaştırma davaları, devlet veya kamu kurumlarının, kamu yararını gözeterek özel mülkiyetteki taşınmazları satın alması veya belirli bir bedel karşılığında zorunlu olarak el koyması işlemine dayanır. Kamulaştırma, Anayasa’nın 46. maddesi ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında düzenlenmiştir. Detaylı olarak açıklamak gerekirse, kamulaştırma süreci aşağıdaki aşamalardan oluşur:

1. Kamulaştırma Kararı

  • Kamulaştırma, kamu yararının gerektirdiği durumlarda yapılabilir. Örneğin, yol yapımı, baraj, okul veya hastane gibi kamu projeleri için kamulaştırma gerekli olabilir.
  • Kamu kurumu (belediyeler, il özel idareleri veya devlet kurumları) bu taşınmazın kamulaştırılmasına dair bir karar alır ve kamulaştırma işlemlerini başlatır.

2. Bedel Tespiti ve Uzlaşma

  • Kamulaştırılacak taşınmazın değerinin belirlenmesi için genellikle bir ekspertiz yapılır. Bu aşamada, taşınmazın piyasa değeri, bulunduğu bölgenin özellikleri, taşınmazın niteliği (arsa, tarla, bina vs.) göz önünde bulundurularak bir bedel tespit edilir.
  • Kamulaştırma bedeli tespit edildikten sonra, taşınmaz sahibiyle anlaşma yoluna gidilir. Taşınmaz sahibi, belirlenen bedeli kabul ederse, kamulaştırma işlemi anlaşma yoluyla sonuçlanır ve bedel ödenerek mülkiyet devri yapılır.

3. Kamulaştırma Davası

  • Taşınmaz sahibi, kamulaştırma bedelini veya kamulaştırma işleminin hukuka aykırı olduğunu düşünüyorsa, kamulaştırma işlemine karşı dava açabilir. İki tür dava açılabilir:
    • Bedel Tespit Davası: Taşınmaz sahibinin, belirlenen kamulaştırma bedelini yetersiz bulması durumunda açılır. Mahkeme, taşınmazın gerçek değerini tespit eder ve buna göre yeni bir bedel belirler.
    • İptal Davası: Kamulaştırmanın kamu yararına aykırı yapıldığını veya usule uygun olmadığını ileri süren taşınmaz sahibi, idari yargıda iptal davası açabilir. Bu durumda, mahkeme kamulaştırmanın hukuka uygun olup olmadığını değerlendirir.

4. Kamulaştırma Bedelinin Ödenmesi

  • Mahkeme sürecinde bedel tespiti yapılmışsa ve itiraz edilmemişse, kamu kurumu tarafından taşınmaz bedeli ödenir.
  • Bedelin ödenmesiyle, taşınmazın mülkiyeti kamu kurumuna devredilir.

5. Kamulaştırmasız El Atma Davaları

  • Bazı durumlarda kamu kurumları, kamulaştırma işlemi yapmadan özel mülkiyete konu taşınmazlara el koyabilir. Bu, hukuka aykırı bir durum olup taşınmaz sahibine tazminat hakkı doğurur.
  • Taşınmaz sahibi, idareye karşı kamulaştırmasız el atma davası açarak ya taşınmaz bedelinin ödenmesini ya da taşınmazın kendisine iade edilmesini talep edebilir.

6. Dava Sürecindeki Zaman Sınırlamaları

  • Kamulaştırma işlemlerine karşı dava açmak için belirli süre sınırlamaları vardır. Kamulaştırma bedelinin yetersiz bulunması durumunda bedel tespit davası açmak için kamulaştırma kararının tebliğinden itibaren genellikle 30 günlük süre tanınır.

Kamulaştırma davaları, genellikle uzun süren ve hukuki detaylara dikkat edilmesi gereken davalardır. Hem idari hem de yargısal yönü olduğu için, uzman bir avukat desteği almak bu süreçte hak kaybını önlemek açısından oldukça önemlidir.

B. Kamulaştırmasız Hukuki ve Fiili El Atma Davaları

Kamulaştırma hukukunda “fiili el atma” ve “hukuki el atma” davaları, taşınmazlara kamulaştırma işlemi yapılmaksızın el konulması durumunda açılan iki temel dava türüdür. Bu davalar, taşınmaz sahiplerinin mülkiyet haklarının korunması açısından kritik önem taşır. Aşağıda her iki tür davayı da kanuni düzenlemeler, doktrin ve yargı uygulamaları ile birlikte detaylandıracağız.


1. Fiili El Atma Davası (Kamulaştırmasız El Atma Davası)

Tanım: Fiili el atma, idarenin bir taşınmaz üzerinde kamulaştırma işlemi yapmaksızın, taşınmazı fiziksel olarak kullanmaya başlaması durumudur. Genellikle yol yapımı, kamu binaları, altyapı çalışmaları gibi projeler nedeniyle idarenin taşınmazı fiilen kullanması ile ortaya çıkar.

Hukuki Dayanak:

  • Anayasa’nın 46. maddesi gereği, mülkiyet hakkı yalnızca kamu yararı amacıyla ve bedeli peşin olarak ödenmek suretiyle sınırlanabilir.
  • Fiili el atma davalarının temel dayanağı ise Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin Ek 1 No’lu Protokolü ile güvence altına alınan mülkiyet hakkıdır.
  • 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 38. maddesi uyarınca, taşınmazına kamulaştırmasız olarak el konulan kişiler, idareye karşı bedel talebiyle tazminat davası açabilir.

Davada Talep Edilebilecek Haklar:

  • Taşınmaz sahibinin, taşınmaz bedelinin ödenmesi talebiyle açtığı tazminat davasıdır.
  • İdarenin taşınmazı kullanmayı bırakması ve taşınmazın iadesi de talep edilebilir.
  • Fiili el atma sonucu taşınmaz değer kaybetmişse, taşınmazın eski haline getirilmesi veya değer kaybının karşılanması istenebilir.

Yargı Kararları ve Doktrin:

  • Yargıtay İçtihatları: Fiili el atma durumlarında, idarenin kamulaştırmasız işlem yapması halinde taşınmaz sahibine doğrudan tazminat hakkı doğduğuna hükmedilmiştir. Yargıtay, mülkiyet hakkının ihlali olarak değerlendirir ve taşınmaz bedelinin idare tarafından ödenmesi gerektiğine karar verir.
  • Anayasa Mahkemesi ve AİHM: Özellikle Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) fiili el atmayı mülkiyet hakkının ihlali olarak görmektedir. AİHM kararlarında, fiili el atmaların hukuka aykırı bir işlem olduğu vurgulanmakta, bu durum mülkiyet hakkının ihlali olarak değerlendirilmektedir.

Uygulama:

  • Fiili el atma davasında taşınmaz sahibinin öncelikle taşınmazın el atma sonucu değerini, ekspertiz raporları veya bilirkişi incelemeleri ile kanıtlaması gerekir.
  • Dava, Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülür. Mahkeme, taşınmazın güncel piyasa değerini tespit ederek idarenin bu bedeli ödemesine hükmeder.

Önemli Noktalar:

  • Fiili el atma davalarında zamanaşımı süresi, taşınmaz sahibinin idarenin fiili el koymasını öğrendiği tarihten itibaren 5 yıl olarak belirlenmiştir.
  • Ancak, bazı içtihatlarda zamanaşımı süresi konusunda esneklik sağlanmıştır. Örneğin, idarenin taşınmazı fiilen kullanmaya devam ettiği durumlarda zamanaşımı süresi işlememektedir.

2. Hukuki El Atma Davası

Tanım: Hukuki el atma, idarenin kamulaştırma işlemini gerçekleştirdiği halde, kamulaştırma bedelini taşınmaz sahibine ödemeden veya gerekli resmi işlemleri yapmadan taşınmaza el koyması durumudur. Burada fiili olarak el koyma yerine, idare taşınmaz üzerinde hukuken sahip olduğu yetkilerle işlem yapar ancak yasal prosedürler tamamlanmadığı için mülkiyet hakkı tam olarak idareye geçmez.

Hukuki Dayanak:

  • 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 10. ve 11. maddeleri, kamulaştırmanın usul ve esaslarını düzenler.
  • Kamulaştırma Kanunu’nun 11. maddesine göre, kamulaştırma işlemlerinin bedeli peşin olarak ödenmek zorundadır.
  • İdarenin kamulaştırmayı tamamlamasına rağmen bedeli ödememesi veya mülkiyeti devretmemesi durumunda taşınmaz sahibi hukuki el atma davası açabilir.

Davada Talep Edilebilecek Haklar:

  • Taşınmaz sahibinin kamulaştırma bedelinin ödenmesini talep etme hakkı vardır.
  • İdare hukuka aykırı şekilde taşınmaza el koymuşsa, işlemin iptal edilmesi ve taşınmazın sahibine iadesi talep edilebilir.
  • Taşınmazın bedelinin güncel değer üzerinden ödenmesi veya değer kaybının karşılanması da talep edilebilir.

Yargı Kararları ve Doktrin:

  • Yargıtay Kararları: Yargıtay, idarenin hukuki el atma yapması durumunda kamulaştırma bedelinin tam ve peşin olarak ödenmesi gerektiğine hükmetmektedir.
  • Anayasa Mahkemesi: Hukuki el atma işlemleri Anayasa Mahkemesi tarafından, mülkiyet hakkının ihlali olarak değerlendirilmektedir. Mahkeme, kamu yararı gözetilmeyen veya kamulaştırma bedelinin tam ödenmediği işlemlerde iptal kararları verebilir.

Uygulama:

  • Hukuki el atma davaları genellikle İdare Mahkemesi’nde açılır; fakat tazminat talepleri Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülebilir.
  • Davada, kamulaştırmanın hukuka aykırı olduğunu kanıtlamak amacıyla idarenin kamulaştırma işlemlerini tamamlamadığı veya bedeli ödemediği ispat edilmelidir.

Önemli Noktalar:

  • Hukuki el atma davalarında da fiili el atmada olduğu gibi zamanaşımı süresi uygulanmaktadır.
  • Ancak hukuki el atmada, idare tarafından yapılması gereken kamulaştırma süreci tamamlanmadığı sürece mülkiyet idareye geçmediğinden, taşınmaz sahibi bedel tazminatı talebinde bulunabilir.

Özetle:

Fiili ve hukuki el atma davaları arasındaki fark, el koymanın şekline dayanmaktadır:

  • Fiili el atma, idarenin kamulaştırma işlemi olmaksızın taşınmazı kullanmaya başlaması ile ilgilidir.
  • Hukuki el atma ise, idarenin kamulaştırma sürecini başlatmasına rağmen bedeli ödememesi veya mülkiyet devrini yapmaması durumudur.

Bu davalarda, taşınmaz sahipleri için esas olan, mülkiyet haklarının korunması ve kamulaştırma işleminin hukuka uygun biçimde yapılmasıdır. Hem idari yargı kararları hem de Yargıtay içtihatları, kamulaştırmanın kamu yararı gerektiren bir işlem olduğunu, ancak taşınmaz sahiplerinin de mülkiyet haklarına riayet edilmesi gerektiğini vurgulamaktadır.

C. Kamulaştırmasız Hukuki ve Fiili El Atma Davalarında Görevli ve Yetkili Mahkeme

Kamulaştırma davalarında “hukuki el atma” ve “fiili el atma” davalarında yetkili ve görevli mahkemelerin belirlenmesi, dava türü ve idarenin gerçekleştirdiği işlemin niteliğine göre farklılık gösterir. Fiili el atma ve hukuki el atma davalarında görevli mahkeme konusunda, idari ve adli yargı arasında yetki uyuşmazlıkları yaşanmış; bu nedenle Uyuşmazlık Mahkemesi kararları, mahkemelerin görev alanlarını belirlemede kritik rol oynamıştır. Bu ayrımı detaylandırmadan önce fiili el atma ve hukuki el atma kavramlarını tekrar kısaca özetlemek faydalı olacaktır.

Fiili El Atma ve Hukuki El Atma Davalarındaki Görevli ve Yetkili Mahkeme

1. Fiili El Atma Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme

Fiili el atma, idarenin bir taşınmaza kamulaştırma işlemi yapmadan, yani herhangi bir hukuki süreç işletmeden, doğrudan el koyması durumudur. Yani idare, kamulaştırma yapmaksızın taşınmazı kullanmaya başlamışsa bu durumda “kamulaştırmasız el atma” söz konusu olur.

  • Görevli Mahkeme: Fiili el atma davalarında, adli yargı (Asliye Hukuk Mahkemesi) görevli kabul edilmektedir. Fiili el atma davalarında mülkiyet hakkına doğrudan bir müdahale söz konusu olduğundan, bu tür davalar, idareye karşı tazminat talebiyle açılan bir “mülkiyet hakkı ihlali” davası olarak kabul edilir. Burada idarenin taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkını ihlal etmesi söz konusu olduğundan, dava Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılır.
  • Yetkili Mahkeme: Taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi yetkili kabul edilmektedir. Kamulaştırmasız el atmaya ilişkin davalar, taşınmazın bulunduğu yerdeki Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılır.
  • Uyuşmazlık Mahkemesi’nin Görüşü: Uyuşmazlık Mahkemesi, bu tür davalarda adli yargının görevli olduğunu birçok kararında açıkça belirtmiştir. İdarenin fiili bir el atma gerçekleştirdiği durumlarda, kamulaştırma süreci işletilmediği için dava idari işlem niteliği taşımamakta; dolayısıyla adli yargı görevlidir.

2. Hukuki El Atma Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme

Hukuki el atma, idarenin kamulaştırma sürecini başlatarak belirli bir hukuki dayanağa dayanmasına rağmen, işlemleri tam olarak tamamlamadan veya kamulaştırma bedelini ödemeden taşınmaza el koyması durumudur.

  • Görevli Mahkeme: Hukuki el atma davalarında ise genel olarak idari yargı (İdare Mahkemesi) görevli kabul edilmektedir. İdarenin hukuki el atma yoluyla bir taşınmaza kamulaştırma bedelini ödemeden veya işlemleri tam olarak gerçekleştirmeden el koyması, bir idari işlem niteliğindedir. Bu nedenle, hukuki el atmaya dayanan davalar, idari işlem niteliğinde olduğu için İdare Mahkemeleri’nde görülmektedir.
  • Yetkili Mahkeme: Hukuki el atma davalarında da taşınmazın bulunduğu yer İdare Mahkemesi yetkilidir. Bu tür davalarda, idarenin kamulaştırma işlemlerinin iptali veya bedelin ödenmesi talebiyle dava açılabilir.
  • Uyuşmazlık Mahkemesi’nin Görüşü: Uyuşmazlık Mahkemesi, hukuki el atma durumunda idarenin bir kamulaştırma işlemi başlattığını ancak süreci tamamlamadığını, bu nedenle davanın idari bir işlemden kaynaklandığını belirtir. Bu durumda görevli mahkeme idari yargıdır.

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin En Son Kararları

Uyuşmazlık Mahkemesi, özellikle görev uyuşmazlıklarının yaşandığı kamulaştırma davalarında nihai merci olarak görevli yargı yolunu belirlemektedir. En son kararlarında Uyuşmazlık Mahkemesi şu esasları ortaya koymuştur:

  1. Fiili El Atma Davalarında Adli Yargı Görevlidir: Uyuşmazlık Mahkemesi, idarenin herhangi bir kamulaştırma işlemi yapmadan taşınmazı fiilen kullanmaya başlaması durumunda bu davanın adli yargının görev alanına girdiğini vurgulamaktadır. Bu tür davalar, doğrudan mülkiyet hakkı ihlali kapsamında değerlendirildiğinden, taşınmaz sahibi tazminat talebiyle Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açabilir.
  2. Hukuki El Atma Davalarında İdari Yargı Görevlidir: İdarenin kamulaştırma işlemi başlattığı ancak süreci tamamlamadığı, örneğin bedeli ödemediği durumlarda ise davalar idari yargının görev alanına girmektedir. Uyuşmazlık Mahkemesi, bu durumun idari işlem kapsamında olduğuna hükmederek İdare Mahkemeleri’ni görevli kabul etmektedir.
  3. İstisnai Durumlar: İdare, fiili el atma yapmışsa ancak kamulaştırma sürecini daha sonra başlatmışsa, davanın açılma zamanına ve sürecin ne kadarının tamamlandığına bakılır. Eğer fiili el atma davası açıldığında kamulaştırma süreci tamamlanmış ve hukuki el atma niteliğine geçmişse, Uyuşmazlık Mahkemesi idari yargıyı görevli kabul edebilir. Ancak fiili el koyma niteliği devam ediyorsa, adli yargı görevli kabul edilir.

Kanuni Düzenlemelerle İlgili Önemli Noktalar

  • 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 10. ve 30. maddeleri, kamulaştırma bedelinin peşin ödenmesi gerektiğini belirtir. Bedelin ödenmemesi durumunda taşınmaz sahibinin idareye karşı dava açma hakkı vardır.
  • Anayasa’nın 46. maddesi, mülkiyet hakkına kamusal bir amaç için dahi olsa yalnızca bedelin peşin ödenmesi koşuluyla sınırlama getirilebileceğini vurgular.
  • Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatları da fiili el atma durumlarında mülkiyet hakkının ihlal edildiğine hükmetmiş ve adli yargının görevli olması gerektiğini belirtmiştir.

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin en güncel kararlarında, kamulaştırma davasının açıldığı dönemdeki işlem türüne göre davayı ele aldığı görülmektedir. Bu içtihatlar ışığında fiili el atma davaları için adli yargının (Asliye Hukuk Mahkemesi), hukuki el atma davaları için ise idari yargının (İdare Mahkemesi) görevli olduğu prensibi yerleşmiştir.

D. Kamulaştırmasız Hukuki ve Fiili El Atma Davalarında İdari Başvuru

Kamulaştırma davalarında idareye başvuru şartı, taşınmaz sahiplerinin, kamulaştırmasız el atma durumunda dava açmadan önce idareye başvurarak taleplerini iletmelerini öngören bir zorunluluktur. Bu başvuru, idarenin taşınmaz üzerinde kamulaştırma yapmadan el koyduğu durumlarda (kamulaştırmasız el atma) tazminat talebinde bulunmak isteyen taşınmaz sahipleri için gereklidir. Kanuni düzenlemelerde, dava açmadan önce idareye başvuru yapma zorunluluğu, idarenin mülkiyet ihlali durumunda bir çözüm sunması amacıyla getirilmiştir.

Kanuni Düzenleme ve Dayanak

Kamulaştırmasız el atma durumlarında idareye başvuru zorunluluğu, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 10. ve 11. maddeleri ile düzenlenmiştir. Bu düzenlemelere göre, taşınmaz sahibinin, dava açmadan önce idareye başvurması gerekmektedir. Amaç, idareye, sorun çözümünde dava yoluna gidilmeden önce bir şans tanımak ve davaların önlenmesini sağlamaktır.

2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu Madde 10:

  • Bu maddeye göre, kamulaştırma süreci, taşınmaz sahibine bedelin teklif edilmesi ve anlaşma sağlanması aşamalarını içerir. Ancak kamulaştırma yapılmaksızın taşınmaza el konulmuşsa, taşınmaz sahibi, mahkemeye başvurmadan önce idareye başvurarak talebini sunmalıdır.

2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu Madde 11:

  • Kamulaştırma bedeli konusunda anlaşma sağlanamaması halinde, bedel tespiti davası açılabilir. Ancak kamulaştırmasız el atma durumlarında idareye başvuru yapılmadan dava açılamaz. Bu madde gereğince, idareye başvuru zorunluluğu, dava öncesi çözüm arayışını desteklemek amacıyla getirilmiştir.

İdareye Başvuru Usulü

Kamulaştırmasız el atma durumlarında taşınmaz sahibinin izlemesi gereken başvuru usulü aşağıdaki gibidir:

  1. Başvurunun Yazılı Olarak Yapılması:
    • Taşınmaz sahibi, idareye, taşınmazına kamulaştırma yapılmaksızın el konulduğunu ve bu durum nedeniyle tazminat talebinde bulunduğunu belirten bir dilekçe ile başvurur. Dilekçede taşınmazın tapu bilgileri, fiili el atma durumu ve tazminat talebi yer almalıdır.
  2. Başvurunun İçeriği:
    • Başvuru dilekçesinde, taşınmazın mülkiyet durumu, el koyma tarihi, taşınmaz üzerindeki hak ihlalinin açıklaması ve tazminat olarak talep edilen bedel gibi detaylar bulunmalıdır.
    • Ekspertiz raporları, tapu kayıtları gibi taşınmazla ilgili belgeler de başvuruya eklenebilir.
  3. Başvurunun İdare Tarafından İncelenmesi:
    • İdare, başvuruyu aldıktan sonra inceleme yapmakla yükümlüdür. İlgili idare, başvuru üzerine kamulaştırma sürecini başlatabilir veya taşınmaz sahibine tazminat ödemeyi kabul edebilir.
    • İdare, başvuruyu reddedebilir veya herhangi bir işlem yapmaktan kaçınabilir. Bu durumda taşınmaz sahibi dava açma hakkına sahiptir.
  4. Başvuru Sonucu ve Dava Açma Süresi:
    • İdare, başvuruyu sonuçlandırmazsa veya talebi reddederse, taşınmaz sahibi bu durumu gerekçe göstererek adli yargıda (Asliye Hukuk Mahkemesi) dava açabilir. Ancak başvuru sonucunun alınması, davanın doğrudan açılabilmesi için önemlidir.
  5. İdareye Başvuru Zorunluluğuna Uyulmaması:
    • 2942 sayılı Kanun’a göre idareye başvuru şartına uyulmadan açılan davalarda, mahkeme, davayı usulden reddedebilir. Bu nedenle idareye başvuru yapmadan tazminat davası açmak, davanın reddine sebep olabileceğinden, başvuru sürecine dikkat edilmelidir.

İdareye Başvurunun Önemi ve Yargı Kararları

İdareye başvuru zorunluluğu, davaların doğrudan açılmasını önleyerek idarenin sorunu çözmesi için bir fırsat sunar ve yargının iş yükünü hafifletir. Ancak yargı kararlarında, idarenin başvuru sonrası harekete geçmemesi durumunda taşınmaz sahibinin dava açmasının önünde engel olmadığı ifade edilmektedir.

  • Yargıtay Kararları: Yargıtay, taşınmaz sahiplerinin idareye başvuru yapmadan dava açmaları halinde davanın reddedileceğini belirtmektedir. Ancak idareye başvuru yapıldıktan sonra sonuç alınamaması durumunda dava hakkı doğmaktadır.
  • Uyuşmazlık Mahkemesi Kararları: Uyuşmazlık Mahkemesi de idareye başvuru şartına dikkat çekmiş, başvuru yapılmaksızın dava açılması durumunda yargı merciinin davayı reddetmesi gerektiğini belirtmiştir.

E. Kamulaştırmasız Hukuki ve Fiili El Atma Davalarında Avukat

Kamulaştırma ve Kamulaştırmasız El Atma Davalarında Avukatın Önemi ve Etkisi

  1. Hukuki Sürecin Karmaşıklığı: Kamulaştırma ve kamulaştırmasız el atma davaları, özel hukukun ve idare hukukunun kesiştiği davalardır. Süreç, idari ve adli yargıda farklı nitelikte davaların açılmasını gerektirebilir. Kamulaştırmanın usul ve esasları, kanunla belirlenmiş olup, teknik bir uzmanlık gerektirir. Bir avukat, süreçte yaşanacak karmaşayı yönetmekte ve süreci hızlandırmakta önemli rol oynar.
  2. Hak İhlallerine Karşı Koruma: Kamulaştırmasız el atma durumunda mülkiyet hakkı doğrudan ihlal edilmiştir. Anayasa’nın 46. maddesi, AİHM kararları ve ilgili içtihatlar bu davalarda dikkate alınır. Avukat, müvekkilin haklarını en iyi şekilde koruyarak tazminat taleplerini doğru bir biçimde yönlendirebilir.
  3. Usul ve Esas Hatalarının Önlenmesi: İdareye başvuru zorunluluğu gibi davada uyulması gereken usul ve esaslara hâkim olan avukat, usulden kaynaklanan hataların önüne geçer. Örneğin, başvuru yapılmadan açılan davalar reddedilebilir; bu nedenle deneyimli bir avukat, gerekli prosedürlerin yerine getirilmesini sağlar.
  4. Davanın Güçlü Bir Şekilde Savunulması: Avukat, müvekkilin talebini gerekçe ve delillerle en güçlü şekilde destekler. Tazminat talebinin belirlenmesinde taşınmazın gerçek değerinin hesaplanması, mülkiyetin ihlal edildiğine dair delillerin sunulması gibi işlemleri doğru bir şekilde hazırlayarak mahkemenin kararını etkileme gücüne sahiptir.
  5. Değerleme ve Tazminat Miktarının Belirlenmesi: Kamulaştırma davalarında taşınmazın bedeli konusunda idare ile mülk sahibi arasında anlaşmazlık olabilir. Avukat, bilirkişi raporları, ekspertiz ve emsal değer incelemeleri yoluyla müvekkilin alabileceği en yüksek tazminat miktarını talep edebilir.
  6. Sonuç Olarak Gereklilik: Özellikle kamulaştırmasız el atma davalarında bir avukatın hukuki destek sağlaması oldukça gereklidir. Mülkiyet hakkının korunması, yüksek tazminat talepleri ve idari işlemlerle ilgili karmaşıklık nedeniyle, avukatın bilgi birikimi ve tecrübesi davanın başarıyla sonuçlanmasına önemli katkı sağlar.

Sonuç olarak, kamulaştırma ve kamulaştırmasız el atma davalarında bir avukatın desteği, mülkiyet haklarının en iyi şekilde korunmasını sağlar ve müvekkilin mağduriyet yaşamadan süreci tamamlamasına yardımcı olur.

AVUKAT DESTEĞİ

Randevu almak için çalışma saatleri içerisinde aşağıdaki telefon aracılığı ile ulaşabilir veya aşağıdaki adrese mail atabilirsiniz.

Hafta içi: 09:00 – 19:00
Cumartesi: 10:00 – 18:00
Telefon: +90 532 282 25 23

Gizlilik

Gizlilik, bir avukatın ve hukuk büromuzun en önemli etik ilkelerinden biridir; 1136 sayılı Kanunda tanımlanan gizlilik ve ifşa etmeme ilkesini çok dikkatli ve hassas bir şekilde uygular. Ancak büromuz, müvekkillerinin bilgi, belge ve bilgilerini gizlilik ve bilgi sorumluluğu sınırları içinde gizli tutar ve hiçbir şekilde ve hiçbir koşulda üçüncü kişi ve kurumlarla paylaşmaz.

Leave A Comment