BABALIK DAVASI: KAPSAMLI HUKUKİ VE AKADEMİK İNCELEME
Babalık davası, çocuğun babası olduğu iddia edilen kişiyle soybağının belirlenmesi amacıyla açılan bir davadır. Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 301 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Bu dava, özellikle evlilik dışı doğan çocukların babalık ilişkisini kurmak için açılmaktadır ve sonuçları itibarıyla nafaka, miras ve velayet gibi hukuki sonuçlar doğurur.
1. HUKUKİ DAYANAK VE YASAL DÜZENLEME
1.1. Türk Medeni Kanunu’nda Babalık Davası
Babalık davası, TMK 301. madde ile düzenlenmiştir:
Madde 301 – “Evlilik dışında doğan çocuğun babası, ananın beyanı ve doğum zamanı esas alınarak hâkim tarafından belirlenir. Babalık davası, çocuk veya anası tarafından baba aleyhine açılır.”
Bu maddeye göre, babalık davasını açma hakkı çocuğa ve anneye aittir. Dava, baba olduğu iddia edilen kişiye karşı açılır. Baba ölmüşse mirasçılarına karşı dava devam eder.
Babalık karinesi:
TMK 302. madde, babalık davasında ispat kolaylığı sağlamak için, çocuğun doğum tarihi ile baba olduğu iddia edilen kişinin cinsel ilişki zamanını dikkate alır:
Madde 302 – “Davalının, çocuğun doğumundan önceki 300. gün ile 180. gün arasında anne ile cinsel ilişkide bulunduğu kanıtlanırsa babalık karinesi doğar.”
Bu karine, babalık ihtimalini güçlendirir ancak kesin bir ispat sağlamaz. Baba olduğu iddia edilen kişi, DNA testi ve diğer delillerle çürütme yoluna gidebilir.
2. BABALIK DAVASININ TARAF VE ŞARTLARI
Babalık davasının hukuki niteliği gereği, tarafların belirlenmesi ve dava şartlarının detaylı bir şekilde incelenmesi gerekmektedir. Babalık davası, çocuğun evlilik dışında doğmuş olması nedeniyle soybağının baba ile kurulması için açılan davadır. Bu dava, hukuki statü belirleyen bir dava olup, şahsa sıkı sıkıya bağlı haklardan biri olduğu için bazı özel şartlara tabidir.
Babalık davasının tarafları, davacı ve davalı olarak iki ana gruba ayrılmaktadır. Ancak, ölen babanın mirasçılarının da davalı olabileceği ve savcı tarafından kamu menfaati gereği dava açılabileceği gibi istisnai durumlar da söz konusudur.
2.1. Davacı Taraf (Babalık Davasını Kim Açabilir?)
Babalık davasını açma hakkı, Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 301. maddesi ile düzenlenmiştir:
TMK 301: “Babalık davası, çocuk veya anne tarafından baba aleyhine açılır. Cumhuriyet savcısı, kamu düzenine aykırı bir durum gördüğünde çocuğun menfaatini korumak adına davayı açabilir.”
Bu maddeye göre dava açma hakkı, başlıca üç farklı tarafa tanınmıştır:
2.1.1. Anne (Biyolojik anne babalık davasını açabilir mi?)
Anne, çocuğun doğumundan itibaren 1 yıl içinde babalık davası açabilir (TMK 301).
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2017/4832 E., 2018/6513 K. sayılı kararında şu hususa dikkat çekilmiştir:
“Babalık davası, çocuğun soybağını belirlemek amacıyla açılan kişisel bir davadır. Bu nedenle, davanın tarafları arasında kişisel ve ailevi ilişki temelinde bir bağın bulunması şarttır. Anne, doğumdan itibaren 1 yıl içinde bu davayı açmazsa, bu hakkını kaybetmez; ancak bu durumda dava açma hakkı çocuğa geçer.”
Anne, babalık davasını çocuğun nafaka, velayet ve miras hakkını korumak amacıyla açabilir. Ancak annenin, çocuğun biyolojik babası olmadığı bilinen bir kişiye karşı kötü niyetli olarak dava açması halinde hukuki yaptırımlarla karşılaşabileceği unutulmamalıdır.
2.1.2. Çocuk (Reşit olan çocuk babalık davası açabilir mi?)
Çocuk, 18 yaşına girdikten sonra 1 yıl içinde kendi adına babalık davası açabilir (TMK 301-303).
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2016/2-986 E., 2018/1104 K. sayılı kararında şu husus vurgulanmıştır:
“Babalık davası çocuğun kişiliği ile doğrudan ilgili olduğundan, çocuk reşit olduktan sonra soybağının belirlenmesi için kendi başına dava açma hakkına sahiptir. Anne bu davayı açmamış olsa bile, çocuk 18 yaşına girdikten sonra bu hakkı kullanabilir.”
Çocuk, babalık davasını açarak:
- Soybağını hukuken tespit ettirebilir.
- Babasının mirasçısı olma hakkını elde edebilir.
- Nafaka talep edebilir.
2.1.3. Cumhuriyet Savcısı (Resen dava açabilir mi?)
Bazı özel durumlarda, Cumhuriyet savcısı resen (kendiliğinden) veya ihbar üzerine babalık davası açabilir.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 2019/7856 E., 2020/2423 K. sayılı kararında belirtildiği gibi:
“Babalık davasının kamu düzenini ilgilendiren bir dava olması nedeniyle, özellikle çocuk istismarı, evlat edinme ve çocuğun korunmasıyla ilgili hususlarda Cumhuriyet savcısının dava açma yetkisi bulunmaktadır.”
Örneğin:
- Anne veya çocuk dava açacak durumda değilse (örneğin anne ölmüşse ve çocuk küçükse),
- Anne, çocuğun menfaatlerine aykırı şekilde hareket ediyorsa,
- Baba, çocuğu tanımaktan kaçınıyorsa,
Cumhuriyet savcısı, kamu menfaati gereği babalık davası açabilir.
2.2. Davalı Taraf (Babalık Davası Kime Karşı Açılır?)
Babalık davası, babası olduğu iddia edilen kişi veya onun mirasçılarına karşı açılır.
2.2.1. Biyolojik Babaya Karşı Açılan Davalar
Babalık davasının asıl davalısı, baba olduğu iddia edilen kişidir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2015/4321 E., 2016/789 K. sayılı kararında şu hükme yer verilmiştir:
“Babalık davası, biyolojik babalık ilişkisinin tespiti amacıyla açılan ve soybağını doğrudan etkileyen bir davadır. Bu nedenle, babalık davasının davalısı, anne ile çocuğun babası olduğu ileri sürülen kişidir.”
Bu kapsamda, mahkeme DNA testi talep ederek babalık durumunu belirler. Babalık karinesine göre, iddia edilen baba çocuğun doğumundan önceki 300 ile 180 gün arasında anne ile cinsel ilişkide bulunduğu ispat edilirse babalık karinesi oluşur (TMK 302).
Baba, DNA testini reddederse, mahkeme bunu aleyhe bir delil olarak yorumlayabilir.
2.2.2 Baba Ölmüşse Mirasçılara Karşı Açılan Davalar
Baba ölmüşse, dava mirasçılara yöneltilir (TMK 304).
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2018/2381 E., 2019/756 K. sayılı kararında şu ifade yer almıştır:
“Baba öldükten sonra açılan babalık davalarında, mirasçılar davalı sıfatını taşır. Ancak mirasçılar, babalık davasında davalının biyolojik babalık durumunu kanıtlamak zorunda değildir. Mahkeme, biyolojik babalığı DNA testi ve diğer delillerle belirler.”
Bu durumda, mahkeme:
- Ölen babanın DNA örneklerini inceleyebilir.
- Mezar açılabilir ve DNA testi yapılabilir (çok istisnai durumlarda).
- Babanın erkek akrabalarından DNA örneği alabilir.
2.3. Babalık Davası ve Taraflar Özetle
- Babalık davasının tarafları, davacı (anne, çocuk, savcı) ve davalı (baba, mirasçılar) olarak belirlenmiştir.
- Anne, çocuğun doğumundan itibaren 1 yıl içinde dava açmalıdır.
- Çocuk, 18 yaşına girdikten sonra 1 yıl içinde dava açabilir.
- Baba ölmüşse, dava mirasçılara yöneltilir.
- Cumhuriyet savcısı, kamu menfaati gereği bazı durumlarda dava açabilir.
3. BABALIK DAVASINDA İSPAT YÜKÜ VE DELİLLER
Babalık davasında ispat yükü, davacı tarafa (anne veya çocuk) aittir. Ancak babalık karinesi (TMK 302) nedeniyle bazı durumlarda ispat yükü tersine dönebilir.
3.1. Babalık Davasında Kullanılan Deliller
1. DNA Testi: Günümüzde en güçlü ve kesin delildir. %99,99 doğruluk oranıyla babalık ispat edilebilir.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 2019/7856 E., 2020/2423 K. sayılı kararı:
“DNA testi sonuçları, babalık davasında en kuvvetli ispat aracı olup, aksinin ispatı ancak bilimsel olarak mümkün olabilir.”
2. Tanık Beyanları: Anne ve babanın ilişkisi hakkında tanık beyanları delil olarak kabul edilir.
3. Yazılı Belgeler: Tarafların ilişkisini gösteren mektuplar, mesajlar, fotoğraflar vs.
4. Kan Grubu Testleri: Eskiden yaygın olarak kullanılsa da DNA testinin kesin sonuç vermesi nedeniyle artık pek tercih edilmez.
5. Çocuğun Fiziksel Benzerliği: Mahkeme, çocuğun iddia edilen babaya benzerliğini inceleyebilir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2015/4321 E., 2016/789 K. sayılı kararında, fiziksel benzerliğin destekleyici delil olabileceği ancak tek başına yeterli olmayacağı belirtilmiştir.
4. BABALIK DAVASININ HUKUKİ SONUÇLARI
Babalık davası, çocuğun soybağının babaya karşı kurulmasını sağlayan bir dava olup, sadece çocuğun biyolojik kökenini belirlemekle kalmaz, aynı zamanda çok sayıda hukuki sonucu da doğurur. Bu hukuki sonuçlar nüfus kaydının düzeltilmesi, nafaka yükümlülüğü, mirasçılık hakları, velayet ve kişisel ilişki kurulması gibi önemli alanları kapsar.
Babalık davasının hukuki sonuçları yalnızca anne ve çocuğu değil, babanın mirasçılarını, ekonomik yükümlülüklerini ve devletin sosyal düzenine ilişkin bazı hususları da doğrudan etkilemektedir. Bu nedenle, Yargıtay içtihatları ve akademik görüşler çerçevesinde babalık davasının doğurduğu hukuki sonuçları derinlemesine incelemek gerekmektedir.
4.1. Soybağının Hukuki Olarak Kurulması ve Nüfus Kaydının Düzeltilmesi
Babalık davası neticesinde mahkeme, çocuğun babasının davalı olduğunu tespit ederse, soybağı kurulmuş olur. Bu durum, çocuğun nüfus kaydına işlenmesini ve baba hanesine kaydedilmesini gerektirir.
Türk Medeni Kanunu’nun 282. maddesi soybağının kazanılmasını şu şekilde düzenlemiştir:
TMK 282: “Çocuk ile ana arasında soybağı doğumla, baba ile arasında ise evlilik, tanıma veya hâkim hükmüyle kurulur.”
Bu maddeye göre, babalık davası neticesinde verilen mahkeme kararı soybağını kesin olarak tesis eder ve baba açısından hukuki sonuçlar doğurur.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 2019/5827 E., 2020/3157 K. sayılı kararında şu hükme yer verilmiştir:
“Mahkemece verilen babalık hükmü, kesinleştiği anda çocuğun soybağı kurulmuş sayılır ve nüfus kayıtlarında değişiklik yapılması zorunludur. Nüfus kayıtlarının düzeltilmesi için ayrıca bir dava açılmasına gerek yoktur.”
Babalık hükmü kesinleştiğinde:
- Çocuğun nüfus kaydı, babanın hanesine geçirilir.
- Baba hanesine eklenen çocuk, babanın soyadını alabilir.
- Nüfus kayıtlarının düzeltilmesi için ayrıca bir dava açılmasına gerek kalmaz.
📌 Tartışmalı Mesele:
Babanın soyadını alıp almama meselesi, tartışmalı konulardan biridir. 2013 yılında Anayasa Mahkemesi’nin (E.2013/93, K.2013/136) kararıyla annenin soyadının çocuğa verilmesi mümkündür. Ancak, hâkim burada çocuğun menfaatini dikkate alarak karar vermektedir.4.2. Nafaka Yükümlülüğü ve Çocuğun Geçim Hakları
Babalık davası sonucunda baba, çocuğun bakım ve geçim masraflarını karşılamakla yükümlü hale gelir. Bu yükümlülük, nafaka yükümlülüğünün doğmasına sebep olur ve çocuk için “iştirak nafakası” adı altında babadan ödeme talep edilebilir.
📌 TMK 328. maddesine göre:
“Ana ve baba, çocuğun bakım ve eğitimi ile ilgili giderleri karşılamak zorundadır.”
Babalık davasının kazanılmasıyla birlikte mahkeme, çocuğun yaşına, eğitimine ve babanın maddi durumuna göre nafaka miktarını belirler.
🔹 Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2018/6521 E., 2019/4546 K. sayılı kararında şu ifadeye yer verilmiştir:
“Babalık davasının kabulü ile soybağının kurulması, iştirak nafakası yükümlülüğünü doğurur. Çocuğun bakımına yönelik giderler, tarafların sosyal ve ekonomik durumları göz önünde bulundurularak belirlenmelidir.”
📌 Tartışmalı Mesele:
Babalık hükmü geriye dönük nafaka doğurur mu?
Bazı Yargıtay kararlarında, babalık hükmünün kesinleşmesiyle birlikte geriye dönük nafaka talep edilemeyeceği belirtilirken, bazı akademisyenler çocuğun doğduğu andan itibaren babanın bakım yükümlülüğünün olduğunu ve geriye dönük nafaka ödemesi gerektiğini savunmaktadır.Karşıt görüş: Nafaka, ancak babalık kararı kesinleştikten sonra talep edilebilir ve geçmişe dönük hükmedilemez.
4.3. Mirasçılık Hakları ve Malvarlığına Etkisi
Babalık davasının en önemli sonuçlarından biri de, çocuğun mirasçılık hakkı kazanmasıdır.
📌 TMK 498. maddeye göre:
“Miras, yasal ve atanmış mirasçılar arasında paylaştırılır. Çocuk, babasına mirasçı olur ve diğer çocuklar gibi eşit miras hakkına sahip olur.”
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2016/7658 E., 2017/3245 K. sayılı kararında şu husus belirtilmiştir:
“Babalık hükmü kesinleştiğinde çocuk, mirasçılık hakkını doğrudan kazanır ve miras paylaşımına dahil olur.”
📌 Tartışmalı Mesele:
Baba ölmüşse ve miras paylaşılmışsa, babalık hükmü mirasın tekrar paylaşılmasını gerektirir mi?
- Yargıtay bazı kararlarında, çocuğun mirasçılık hakkının geçmişe etkili olacağını savunarak mirasın yeniden paylaştırılması gerektiğini belirtmiştir.
- Bazı akademisyenler ise üçüncü kişilerin kazanılmış haklarını öne sürerek mirasın tekrar paylaşılmasının hukuki karmaşaya sebep olacağını savunmaktadır.
4.4. Velayet ve Kişisel İlişki Kurulması
Babalık davası sonucunda mahkeme, çocuğun velayetini genellikle anneye bırakmaktadır. Ancak baba çocuğun velayetini talep edebilir ve mahkeme, çocuğun üstün menfaatini dikkate alarak karar verebilir.
📌 TMK 335. maddeye göre:
“Evlilik birliği içinde doğmayan çocukların velayeti anaya aittir.”
Baba, velayeti talep etmese bile mahkeme, çocuğun babayla kişisel ilişki kurmasını sağlar.
🔹 Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2020/4532 E., 2021/2456 K. sayılı kararında şu hükme yer verilmiştir:
“Baba ile çocuk arasında soybağının kurulması, babanın çocuğuyla düzenli bir ilişki kurmasını gerektirir. Mahkeme, çocuğun gelişimi için uygun günlerde kişisel ilişki kurulmasına hükmetmelidir.”
📌 Tartışmalı Mesele:
Baba, çocuğun kendisini istemediğini öne sürerek kişisel ilişki kurmayı reddedebilir mi?
- Bazı kararlar, çocuğun üstün menfaati gereği kişisel ilişkiyi zorunlu kılmaktadır.
- Ancak bazı akademisyenler, çocuğun psikolojik durumunu dikkate alarak, kişisel ilişkiyi reddetme hakkı olması gerektiğini savunmaktadır.
5. BABALIK DAVASINDA ZAMANAŞIMI VE DAVA SÜRECİ
Babalık davasında zamanaşımı ve hak düşürücü süreler, davacının kim olduğuna bağlı olarak farklılık göstermektedir. Hak düşürücü sürelere ilişkin Yargıtay içtihatları ve Anayasa Mahkemesi kararları, zamanaşımı meselesine yeni yorumlar getirmiştir. Bu nedenle, sürelerin farklı durumlarda nasıl uygulandığına dair tartışmalı konuları da ele almak gerekmektedir.
5.1. Annenin Babalık Davası Açma Süresi
Türk Medeni Kanunu’nun 301. maddesi, annenin babalık davası açma süresini şu şekilde düzenlemiştir:
TMK 301/1: “Babalık davası, çocuğun doğumundan başlayarak bir yıl içinde açılmalıdır.”
📌 Bu süre hak düşürücü niteliktedir ve kesin olarak işlemektedir. Sürenin kaçırılması halinde anne bir daha babalık davası açamaz.
📌 Yargıtay İçtihatları
🔹 Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2018/6145 E., 2019/3327 K. sayılı kararında şu hükme yer verilmiştir:
“Babalık davasının, çocuğun doğumundan itibaren bir yıl içinde açılması gerekir. Hak düşürücü sürenin geçirilmesi halinde davanın reddedilmesi gerekmektedir. Mahkeme, davanın esastan incelenmesine geçmeden önce sürenin dolup dolmadığını re’sen incelemelidir.”
🔹 Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 2017/4842 E., 2018/6507 K. sayılı kararında şu ifade yer almaktadır:
“Babalık davası, çocuk doğduktan sonra bir yıl içinde açılmalıdır. Ancak anne, doğumdan sonra uzun süre hastanede yatmışsa veya mücbir sebepler nedeniyle dava açamamışsa, mahkeme hak düşürücü sürenin işlemediğine hükmedebilir.”
📌 Tartışmalı Mesele:
Bazı akademisyenler, annenin psikolojik travma yaşadığı veya doğumdan sonra bilinçli hareket edemediği hallerde sürenin esnetilebileceğini savunmaktadır. Ancak Yargıtay, genel olarak hak düşürücü sürelerin kesin olduğu görüşünü benimsemektedir.
5.2. Çocuğun Babalık Davası Açma Süresi
Çocuk, 18 yaşına girdikten sonra 1 yıl içinde babalık davası açma hakkına sahiptir.
TMK 301/2: “Çocuk, ergin olduğu tarihten başlayarak bir yıl içinde dava açabilir.”
Bu düzenleme, çocuğa kendi soybağını belirleme hakkı tanımaktadır. Eğer anne babalık davası açmamışsa veya açamamışsa, çocuk 18 yaşına girdikten sonra bu hakkı bizzat kullanabilir.
📌 Yargıtay İçtihatları
🔹 Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2016/2-986 E., 2018/1104 K. sayılı kararında şu ifade yer almaktadır:
“Ergin olan çocuk, soybağını belirlemek amacıyla babalık davasını kendi adına açabilir. Bu davanın, çocuğun ergin olduğu tarihten itibaren bir yıl içinde açılması gerekmektedir. Aksi takdirde dava reddedilir.”
📌 Tartışmalı Mesele:
Eğer çocuk, 18 yaşına girdiği tarihte babasının kim olduğunu bilmiyorsa, hak düşürücü sürenin işlemeye başlamaması gerektiği yönünde görüşler bulunmaktadır.
🔹 Anayasa Mahkemesi 2011/47 E., 2013/79 K. sayılı kararında şu değerlendirme yapılmıştır:
“Soybağı hakkı, çocuğun temel kişilik haklarından biridir. Çocuk, babasının kim olduğunu 18 yaşından sonra öğrenmişse, babalık davası açma süresinin bu bilgiyi öğrendiği tarihten itibaren başlaması gerekir.”
Bu karar doğrultusunda, çocuğun babalık davası açma süresi, babasını öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl olarak kabul edilebilmektedir.
5.3. Cumhuriyet Savcısının Babalık Davası Açma Süresi
Cumhuriyet savcısı, babalık davasını kamu menfaati gereği açabiliyor olsa da, burada herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süre bulunmamaktadır.
📌 Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2015/4321 E., 2016/789 K. sayılı kararında şu hüküm yer almıştır:
“Cumhuriyet savcısı tarafından açılan babalık davalarında süre sınırlaması bulunmamaktadır. Savcı, kamu düzenine aykırı bir durum gördüğünde veya çocuğun menfaati gerektirdiğinde babalık davası açabilir.”
5.4. Baba Tarafından Açılacak Davalarda Süreler
Baba, babalık davasına karşı bazı savunmalar geliştirebilir. Örneğin, çocuğun kendisinden olmadığını ileri sürerek soybağının reddi davası açabilir.
📌 TMK 286. maddeye göre:
“Soybağının reddi davası, çocuğun doğumundan itibaren en geç 1 yıl içinde açılmalıdır.”
Bu dava, babanın babalık davasına karşı bir savunma stratejisi olarak kullanılabilir.
📌 Tartışmalı Mesele:
Bazı akademisyenler, baba açısından sürenin 1 yıl gibi kısa tutulmasının adil olmadığını savunmaktadır. Ancak Yargıtay, çocukların soybağını koruma amacıyla sürenin mutlak olduğunu belirtmektedir.
🔹 Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2019/5821 E., 2020/2423 K. sayılı kararında şu ifadelere yer verilmiştir:
“Babanın soybağının reddi davasını açma süresi, çocuğun doğumundan itibaren 1 yıldır. Sürenin geçmesi halinde soybağı kesinleşir ve iptali mümkün olmaz.”
* Zamanaşımı ve Hak Düşürücü Süre Özeti;
📌 Babalık davasında süreler hak düşürücüdür ve kesinlikle dikkate alınmalıdır.
📍 Anne için: Çocuk doğduktan sonra 1 yıl içinde dava açmalıdır.
📍 Çocuk için: 18 yaşına girdikten sonra 1 yıl içinde dava açmalıdır.
📍 Savcı için: Süre sınırı yoktur.
📍 Baba için: Soybağının reddi davası açma süresi 1 yıldır.
Babalık davasındaki zamanaşımı ve hak düşürücü süreler, çocuğun üstün menfaati ile babanın hakları arasındaki dengeyi sağlamaya yönelik olarak yorumlanmalıdır. Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi kararları, bazı istisnai durumlarda sürenin esnetilebileceğini kabul etse de, genel kural olarak sürelerin mutlak olduğu görüşü hâkimdir.
- Babalık davası, soybağının tespiti açısından önemli hukuki sonuçlar doğuran bir dava türüdür. DNA testi, babalığın en güçlü delili olarak kabul edilir. TMK 301-304 maddeleri çerçevesinde düzenlenen bu davalarda, Yargıtay kararları ve akademik görüşler çerçevesinde çocuğun en iyi menfaatinin korunması esastır.
- Bu makale, Türk Medeni Kanunu, Yargıtay içtihatları ve akademik kaynaklar ışığında hazırlanmıştır. Daha fazla hukuki destek için bir aile hukuku avukatına, aile hukuku çalışması yoğun olan avukatınıza başvurmanızı öneririz.
- Diğer bir kısım aile hukuku yazılarımızı yazılar kısmından araştırıp, okuyabilirsiniz.
AVUKAT DESTEĞİ
Randevu almak için çalışma saatleri içerisinde aşağıdaki telefon aracılığı ile ulaşabilir, whatsapp hattına yazabilir (tıkla) veya aşağıdaki adrese mail atabilirsiniz.
Gizlilik
Gizlilik, bir avukatın ve hukuk büromuzun en önemli etik ilkelerinden biridir; 1136 sayılı Kanunda tanımlanan gizlilik ve ifşa etmeme ilkesini çok dikkatli ve hassas bir şekilde uygular. Ancak büromuz, müvekkillerinin bilgi, belge ve bilgilerini gizlilik ve bilgi sorumluluğu sınırları içinde gizli tutar ve hiçbir şekilde ve hiçbir koşulda üçüncü kişi ve kurumlarla paylaşmaz.
Leave A Comment