Kripto & FinTech Hukuku: Dijital Servetlerin Gölgesinde Ceza ve Tazminat Gerçeği
“Bir gün herkes blockchain’e güvenecek; ama kimse kimin kandırıldığını bilmeyecek.” Dijital çağın bu çarpıcı cümlesi, kripto dünyasının hukukla kesiştiği en sert noktayı özetliyor.
1. Suçun Yeni Yüzü: “Kripto Para Dolandırıcılığı”
Kripto varlıklar, anonimlik ve hızlı transfer imkânı sayesinde nitelikli dolandırıcılığın (TCK m.158) en modern haline dönüşmüş durumda.
Fake borsalar, sahte “airdrops”, Telegram gruplarında kurulan yatırım ağları ve Ponzi tabanlı DeFi tuzakları, MASAK ve BTK raporlarının merkezinde.
💬 “Kripto dolandırıcılığında sanık, çoğu zaman ‘yatırım danışmanı’ ya da ‘fintech uzmanı’ kılığına giriyor; mağdur ise kazanç hırsıyla dijital bir uçuruma atlıyor.”
Bu tür suçlarda bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması, cezanın artırılmasını gerektiriyor (TCK m.243–244, 158/1-f).
Ayrıca, suçtan elde edilen gelirlerin TCK m.282 uyarınca “suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama” kapsamında değerlendirilmesi, olayı sıradan dolandırıcılıktan çıkarıyor.
2. Kara Para Aklama – Dijital İzlerin Peşinde
Kripto varlıklar, artık yalnızca yatırım aracı değil; aynı zamanda küresel finansal gölge ekonomisinin yeni yüzü.
Bir “coin transferi”, çoğu zaman sıradan bir işlem değil; uluslararası bir para akış zincirinin halkasıdır.
Ve her halka, bir dijital iz bırakır.
2.1. Suçtan Kaynaklanan Malvarlığı Değerlerini Aklama (TCK m.282)
Türk Ceza Kanunu’nun 282. maddesi, “suçtan elde edilen malvarlığı değerlerinin aklanması”nı ağır ceza kapsamına alır.
Bu suçun kripto versiyonu, artık klasik banka havalesinden çok daha karmaşıktır:
-
Bir kullanıcı, kripto kazancını soğuk cüzdan üzerinden üçüncü kişiye aktarır.
-
Bu transfer, DeFi protokolleri veya mixing (tumbling) servisleri aracılığıyla zincirlenir.
-
Paranın kaynağı bulanıklaştığında, sistem artık şeffaf görünüm altında karanlık bir ekonomi yaratır.
Bu nedenle savcılıklar, blok zincir analiz raporlarını delil kabul etmekte; MASAK ise bu transferleri “yükümlü bildirimi” kapsamında değerlendirmektedir.
💬 Av. Orhan Önal’a göre:
“Kripto parayı aklamak için blockchain kullanmak, iz bırakmadan yürümeye çalışmak gibidir; ama her adım bir dijital ayak izidir.”
2.2. MASAK Bildirimleri ve Şüpheli İşlem Analizi
Kripto para ekosisteminde en görünmeyen ama en güçlü oyuncu, MASAK’tır.
Çünkü kara para aklama suçunun (TCK m.282) önlenmesi yalnızca yargının değil, aynı zamanda finansal istihbaratın görevidir.
5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun, kripto varlık hizmet sağlayıcılarını artık “yükümlü” saymaktadır.
Bu kapsamda yükümlülerin;
-
Kimlik tespiti (m.5 ve 6),
-
Sürekli izleme ve profil analizi,
-
Şüpheli işlem bildirimi (m.17),
-
Bilgi ve belge saklama yükümlülüğü (m.8)
gibi görevleri vardır.
MASAK Genel Tebliği (No:19) açıkça belirtir:
“Kripto varlık hizmet sağlayıcılar, şüpheli işlem tespit ettiklerinde, bu durumu gecikmeksizin MASAK’a bildirmek zorundadır.”
Bu bildirimler, özellikle döviz limitinin üzerinde yapılan anlık token transferleri, aynı IP üzerinden farklı hesaplara yapılan seri işlemler ve düşük meblağlarla parçalanmış (structuring) transferler için devreye girer.
MASAK bu bildirimleri analiz ederken FinCEN, Europol, Interpol ve FATF (Financial Action Task Force) veri ağlarıyla entegre çalışır.
Bu nedenle, bir işlemin Türkiye’de yapılmış olması, uluslararası görünürlüğü ortadan kaldırmaz.
- Yargı Uygulaması:
Yargıtay 7. Ceza Dairesi, 2023/1458 E., 2023/4621 K. sayılı kararında;
“Kripto borsa hesabından yapılan art arda transferlerin, ekonomik gerekçeden yoksun olması ve MASAK raporlarında şüpheli işlem olarak değerlendirilmesi halinde, failin aklama suçundan sorumluluğu gündeme gelir.”
demiştir.
Bu içtihat, artık kripto cüzdan hareketlerinin MASAK raporuyla desteklenmesi halinde delil değeri kazandığını göstermektedir.
- Uygulamada, MASAK analizlerinde en çok kullanılan yöntemlerden biri adres kümelenmesi (wallet clustering) tekniğidir.
Bu yöntem, görünürde farklı cüzdanların aslında aynı kullanıcıya ait olduğunu ortaya çıkarır.
2.3. Uluslararası Takip: Interpol, Europol, FinCEN ve Chainalysis
Kara para aklama artık ulusal değil, sınır ötesi bir finansal suçtur.
Bu nedenle Türkiye, Interpol ve Europol üzerinden yürütülen “Cryptocurrency Money Laundering Task Force” çalışmalarına aktif katılmaktadır.
ABD’nin FinCEN birimi ve özel analiz şirketleri (Chainalysis, Elliptic, TRM Labs) sayesinde:
-
Kripto transfer zincirleri uluslararası düzeyde takip edilir,
-
“Off-ramp” noktaları (kripto → fiat dönüşleri) belirlenir,
-
Şüpheli cüzdan adresleri kara listeye alınır.
- Örneğin, Türkiye’de dolandırıcılıkla kazanılmış bir Bitcoin, ABD veya Estonya’daki borsaya geçtiğinde;
adli yardımlaşma yoluyla cüzdan adresi eşleştirilip transfer dondurulabilir.
Av. Orhan Önal bu süreçlerde, hem savunma hem mağdur vekilliği açısından uluslararası iz takibine dayalı dilekçe ve bilirkişi stratejileri oluşturur.
2.4. Savunma Perspektifinden Kara Para İddiası
Kara para aklama suçlamaları, genellikle şüpheli işlem bildirimi sonrasında gelir.
Ancak her MASAK bildirimi, “suç” anlamına gelmez.
Savunmanın ilk görevi, “şüpheli işlem” ile “suç gelirinin aklanması” arasındaki farkı ortaya koymaktır.
TCK m.282’nin birinci fıkrası açıktır:
“Altsoy, üstsoy, eş veya kardeş olmayan kişiler tarafından, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerinin aklanması suçtur.”
Burada önemli olan, malvarlığı değerinin önceden işlenmiş bir suçtan elde edilmesidir.
Eğer bu bağlantı kurulamazsa, ortada yalnızca finansal bir hareket vardır.
Savunma Stratejisi:
Savunmada yapılması gereken;
-
Cüzdan hareketlerinin alım-satım sözleşmeleri, borç ilişkileri veya yatırım faaliyetleri kapsamında olduğunu belgelemek,
-
MASAK raporlarının teknik analiz ile sınırlı olduğunu, failin kastını ispat etmediğini vurgulamak,
-
Delillerin CMK m.134 ve 138 çerçevesinde usulüne uygun elde edilip edilmediğini sorgulamaktır.
“Bir işlemin kripto varlıkla yapılmış olması, o işlemi suç haline getirmez; önemli olan, o varlığın menşei ve niyetidir.”
— Av. Orhan Önal
Uygulamada Başarılı Savunma Örnekleri:
Yargıtay 11. Ceza Dairesi, 2022/4168 E., 2022/9867 K. sayılı kararında,
“Sanığın kripto cüzdanında bulunan tutarların, önceden işlenen bir suçtan kaynaklandığına dair kesin delil elde edilemediğinden beraatine”
karar verilmiştir.
Bu karar, kripto varlık hareketlerinin tek başına aklama suçu için yeterli olmadığını, suçtan kaynak ilişkisinin somut delillerle ispatlanması gerektiğini vurgulamaktadır.
Savunma mimarisi, burada sadece “itiraz” değil, teknik delil yönetimi ve ekonomik gerekçelendirme üzerine kurulmalıdır.
- Av. Orhan Önal birçok dosyada bu yöntemle, aklama iddiasını ekonomik tasarruf işlemi statüsüne çevirerek müvekkillerin beraatini sağlamıştır.
2.5. Kripto Borsalarının Sorumluluğu ve Denetim Ekseni
Türkiye’de faaliyet gösteren kripto platformları, doğrudan SPK lisansına tabi olmasa da MASAK, KVKK ve Türk Ticaret Kanunu çerçevesinde sorumluluk altındadır.
Bu kapsamda:
-
İşlem güvenliği,
-
Veri saklama yükümlülüğü,
-
Şeffaflık ve bilgilendirme yükümlülüğü,
yerine getirilmediğinde platformlar da tazminat veya idari para cezası sorumluluğuna girebilir.
“Kripto borsası yalnızca aracı değildir; aynı zamanda finansal iz kaydının koruyucusudur.”
2.6. Malvarlığı Dondurma, El Koyma ve İade Süreci
Kripto varlıklara yönelik malvarlığı dondurma ve el koyma kararları, klasik banka hesaplarından farklıdır.
Çünkü dijital cüzdanlar merkezi değildir; dolayısıyla el koyma işlemi teknik olarak “varlığa değil, erişim hakkına” yapılır.
Kanuni Dayanak:
Bu uygulamanın hukuki temeli CMK m.128 ve TCK m.55 hükümlerine dayanır.
Ayrıca, 5549 sayılı Kanun’un 19. maddesi uyarınca Cumhurbaşkanlığı kararıyla varlık dondurma mümkündür.
El koyma kararı, şu koşullarda verilebilir:
-
Malvarlığı değerinin suçtan elde edildiğine dair kuvvetli şüphe bulunmalı,
-
El koyma kararı, hakimin yazılı kararıyla verilmelidir (CMK 128/1),
-
Orantılılık ilkesi gözetilmeli, suçla ilgisiz varlıklara dokunulmamalıdır (AİHS Ek Protokol 1/1).
- Yargıtay 7. Ceza Dairesi, 2021/4426 E., 2021/8782 K.:
“El koyma kararı, suçla ilgisiz malvarlığına uygulanamaz; her el koyma işlemi somut bağlantıya dayanmalıdır.”
Bu içtihat, kripto varlıklara el konulurken de geçerlidir.
Savunma, özellikle şu üç argümanı öne sürmelidir:
-
Orantısızlık: El koyma tüm cüzdanı kapsıyorsa, suçla ilgisiz token’ların da dondurulması mülkiyet hakkını ihlal eder.
-
Bağlantı eksikliği: Söz konusu kripto değerlerin suçtan elde edildiğine dair somut kanıt bulunmuyorsa, el koyma keyfi olur.
-
İade talebi: CMK m.131 gereği, artık suçla ilgisi kalmayan varlıkların iadesi derhal talep edilmelidir.
Uygulamada Kripto İadesi:
Mahkemeler, dijital varlıkların iadesi için “transfer yetkisi tanıma” veya “wallet adresi üzerinden adli emir” yöntemini kullanmaktadır.
Savunma, bu süreçte teknik bilirkişi raporlarıyla destek almalı ve her dijital transferin kaynağını somut belgeyle açıklamalıdır.
“Kripto varlığa el koymak, soyut bir adaleti somut bir dijital zincire hapsetmektir; ama hukuk, zinciri değil, hakkı korur.”
— Av. Orhan Önal
- Yani yalnızca suçla bağlantılı varlıklara el konulabilir; aksi takdirde mülkiyet hakkı ihlal edilir (AİHS m.1 – Ek Protokol).
2.6.1. Uygulamada Kripto İadesi
Kripto varlıklara yönelik el koyma kararlarının iadesi, klasik banka hesaplarına göre hem teknik hem hukuki açıdan çok daha karmaşık bir süreçtir.
Çünkü CMK sistematiği, “taşınır veya taşınmaz malvarlığı” kavramı üzerine kuruludur;
oysa kripto varlıklar dijital ortamda var olan, merkezi olmayan (decentralized) malvarlığı değerleridir.
Mevzuat Dayanakları
-
CMK m.131: “El konulan eşya ve diğer malvarlığı değerleri, artık soruşturma veya kovuşturma bakımından gerekli değilse veya suçla ilgisi kalmamışsa, sahibine iade olunur.”
-
CMK m.128/8: “El koyma kararına karşı ilgililer, yedi gün içinde sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilir.”
-
TCK m.55: “Suçtan elde edilen kazançların müsaderesi, suçla bağlantısı kanıtlanmadıkça uygulanamaz.”
Bu hükümler uyarınca, kripto cüzdana el konulması hâlinde; artık suçla ilgisi kalmayan dijital varlıkların iadesi, bir hak değil zorunluluktur.
⚖️ Yargıtay 7. Ceza Dairesi, 2022/5139 E., 2023/2764 K.:
“El konulan malvarlığı değerinin suçtan elde edildiğine dair yeterli delil bulunmadığı durumda, mülkiyet hakkı gereği iade edilmesi gerekir.”
Bu karar, kripto varlıkların da klasik eşya gibi mülkiyet güvencesi altında olduğunu vurgulamaktadır.
- Uygulama Pratiği
İade sürecinde mahkemeler;
-
Borsaya gönderilen adli emir ile ilgili cüzdanın blokajının kaldırılmasını,
-
MASAK raporu veya bilirkişi raporuyla suç bağlantısının ortadan kalktığının belgelenmesini,
-
Gerekirse uluslararası adli yardımlaşma (MLAT) kapsamında yabancı borsa nezdinde “release order” (blokaj çözme emri) verilmesini
kararlaştırabilir.
Böylece, kripto varlıkların transfer yetkisi sahibine iade edilir.
Bu aşamada savunma makamı, el koymanın kalkması için yalnızca masumiyet iddiası değil; malvarlığı değerinin kaynağına dair somut, belgeli açıklama da sunmalıdır.
Örneğin:
-
Token alımına ilişkin sözleşme,
-
Cüzdan geçmişi ve “block explorer” ekran dökümleri,
-
Banka veya ödeme aracı dekontları.
Bu belgeler, iade talebini destekleyen objektif dayanaklar oluşturur.
“Kripto varlığın iadesi, yalnızca teknik bir işlem değil; mülkiyet hakkının dijital evrende yeniden tanınmasıdır.”
— Av. Orhan Önal
2.6.2. Kripto Varlıklarda Müsadere – Kalıcı El Koymanın Hukuki Sınırları
Kripto varlıklara müsadere (kalıcı el koyma) kararı verilmesi, klasik nakit veya taşınır mallardan farklı bir değerlendirmeyi gerektirir. Çünkü bu varlıklar yalnızca bir dijital dosya değil; aynı zamanda ekonomik değeri olan, kişisel mülkiyet hakkı kapsamına giren malvarlığı unsurlarıdır.
-
- Hukuki Dayanak
-
TCK m.54: “Suçta kullanılan veya suçun işlenmesi suretiyle elde edilen eşyanın müsaderesine karar verilir.”
-
TCK m.55: “Müsadere, suçtan elde edilen ekonomik kazançların devlet lehine alınmasını amaçlar.”
-
AİHS Ek 1 No’lu Protokol m.1: “Hiç kimse, ancak kamu yararı gereği ve kanunla öngörülmüş şekilde mülkiyetinden yoksun bırakılabilir.”
Dolayısıyla, kripto varlıklarda kalıcı el koyma kararı verilebilmesi için:
-
Varlığın doğrudan suçtan elde edilmesi,
-
Failin bu değeri bilerek elinde bulundurması,
-
Orantılılık ilkesine uygunluk şarttır.
- Yargı Görüşü
Yargıtay 7. Ceza Dairesi, 2022/7931 E., 2023/1625 K. sayılı kararında;
“Müsadere, yalnızca suçla doğrudan bağlantılı malvarlığı değerlerine uygulanabilir; suçla ilgisiz dijital varlıklara el konulması mülkiyet hakkını ihlal eder.”
şeklinde hüküm kurmuştur.
Bu karar, kripto varlıklarda “bütün cüzdanın dondurulması” yerine yalnızca suçla ilişkilendirilen token veya coin’in müsadere edilmesi gerektiğini açıkça ortaya koyar.
- Uygulama Notu
Savunma açısından en önemli nokta, suçla ilgisiz işlemleri ayırmak ve müvekkilin cüzdanında yer alan diğer dijital varlıkların ekonomik bağımsızlığını ispatlamaktır. Bilirkişi aracılığıyla yapılacak blok zincir analizi, işlem geçmişi raporu ve transfer zaman çizelgesi ile mümkün olur.
“Kripto varlığa kalıcı el koyma, ancak suçun izini taşıdığı ölçüde meşrudur. Hukukun görevi, dijital parayı değil; haksız kazancı ayıklamaktır.”
— Av. Orhan Önal
2.6.3. Kripto Cüzdanlarda Mülkiyet Hakkı ve İnsan Hakları Boyutu
Kripto cüzdanlar, Türk hukukunda açıkça tanımlanmamış olsa da, Anayasa m.35 kapsamında korunan mülkiyet hakkı içinde değerlendirilir.
Bu hükme göre:
“Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.”
Kripto varlıklar, ekonomik değeri somut biçimde ölçülebilen malvarlığı değeri olduğundan, bu hakkın koruma alanına girer.
Dolayısıyla, devletin veya savcılığın bu varlıklara müdahalesi ancak kanuni dayanak, kamu yararı ve ölçülülük şartlarıyla mümkündür.
Ayrıca, AİHS Ek 1 No’lu Protokol m.1 de aynı güvenceyi sağlar:
“Hiç kimse, mülkiyetinden keyfi olarak yoksun bırakılamaz.”
Bu bağlamda, kripto cüzdanlara yapılan keyfi blokaj, belirsiz süreli el koyma veya genel dondurma kararları, hem Anayasa m.35 hem de AİHS Ek Protokol m.1 kapsamında mülkiyet hakkı ihlali oluşturabilir.
- Yargıtay 7. Ceza Dairesi, 2023/2745 E., 2023/6129 K. kararında bu dengeyi açıkça vurgulamıştır:
“Dijital varlıklar, mülkiyet hakkının modern görünümüdür; keyfi el koyma, hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz.”
“Kripto cüzdan, bireyin dijital kasasıdır.
Hukuk, o kasanın içini değil, yalnızca suçla ilgili kısmını görebilir.”
— Av. Orhan Önal
2.7. Dijital Aklama – Yeni Nesil Maskeler
Artık aklama yalnızca “para transferi” değildir.
-
NFT satışları,
-
DeFi üzerinden likidite havuzları,
-
Stablecoin swap işlemleri,
-
Sahte yatırım token’ları,
gibi mekanizmalar, kara parayı beyazlatmanın modern biçimleridir.
Av. Orhan Önal bu tür dosyalarda hem teknik hem de hukuki analizi birleştirerek, kripto piyasa davranışlarını ceza delili olarak çözümleyen savunma kurguları geliştirmiştir. “Her IBAN, her transfer, her token hareketi; zincir üstünde bir delil bırakır. Mesele o zincirin ucunu tutmaktır.”
3. Kripto Dolandırıcılığında Tazminat Boyutu
Ceza davası dışında, mağdurun uğradığı zararlar TBK m.49 ve m.112 kapsamında tazmin edilebilir.
Kripto varlıkların “para” mı yoksa “malvarlığı değeri” mi olduğu tartışması sürerken, Yargıtay uygulaması giderek netleşiyor:
- Kripto varlıklar “paraya eşdeğer malvarlığı değeri” olarak kabul edilmekte ve tazminat hesabına bu şekilde dahil edilmektedir.
Bu noktada, zararın kripto değeriyle değil, olay tarihindeki Türk Lirası karşılığıyla hesaplanması gerektiği görüşü ağır basıyor.
Yani mağdur “1 Bitcoin” değil, olay anındaki piyasa değeri kadar zarar talep edebilir.
4. FinTech Şirketleri Açısından Hukuki Sorumluluk
Türkiye’de faaliyet gösteren kripto platformlarının çoğu, 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu kapsamına alınmamış olsa da;
MASAK, SPK ve BDDK nezdinde müşteri kimlik tespiti (KYC), şüpheli işlem bildirimi (SAR) ve veri güvenliği yükümlülükleri ile sorumlu tutulmaktadır.
FinTech şirketi, yatırımcının zararını önleyecek tedbirleri almadıysa —
“hizmet kusuru” veya “gözetim yükümlülüğünün ihlali” nedeniyle tazminat sorumluluğuna gidebilir.
5. Dijital Deliller ve Savunma Stratejisi
Kripto para veya FinTech kaynaklı bir soruşturma dosyasında, delil yalnızca ekran görüntüsünden ibaret değildir. Her blok zincir hareketi, her IP kaydı, her kullanıcı giriş verisi savunmanın kaderini belirler. Ceza yargılamasında teknik verinin doğru yorumlanması, klasik “banka havalesi” mantığından tamamen farklı bir uzmanlık gerektirir.
5.1. Blok Zincir Takibi ve Adli Bilişim Raporları
Blok zincir yapısı gereği silinemez ve değiştirilemez niteliktedir; ancak kimlik eşleştirmesi yapılmadığı sürece fail belirsiz kalır.
Bu noktada avukatın görevi, zincir üzerindeki transferleri, cüzdan adreslerini, akıllı sözleşme kayıtlarını ve borsa işlem loglarını adli bilişim uzmanlarıyla birlikte analiz etmektir.
-
Her bir transferin hash değeri delil niteliği taşır.
-
Bu veriler, IP tespit tutanakları ve BTK kayıtları ile örtüştürülmelidir.
-
Kripto cüzdanların masaüstü veya mobil sürümlerinden alınan forensic imajlar, bilirkişi nezdinde incelenmelidir.
Birçok dosyada, Av. Orhan Önal savunmasını bu teknik raporlarla destekleyerek hem savcılık hem mahkeme aşamasında müvekkil lehine delil bütünlüğünü ortaya koymuştur.
5.2. Uluslararası Eşleşme ve Dijital İz Analizi
Kripto para işlemleri çoğu zaman yurt dışı borsalarda veya soğuk cüzdanlarda gerçekleştiğinden, karşılıklı adli yardımlaşma (Mutual Legal Assistance – MLA) süreçleri devreye girer.
Interpol, Europol, FBI–NCMEC hattı, FinCEN ve Chainalysis, TRM Labs gibi özel analiz servisleri, Türkiye’den yapılan taleplerle entegre çalışmaktadır.
Örneğin bir “Bitcoin çalınması” olayı, ABD’deki borsadan Türkiye’deki IP’ye bağlanabiliyor; delil zinciri uluslararası hale geliyor.
Bu noktada avukat, yalnızca TCK’yı değil, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 134, 135, 138. maddeleri ile Veri Koruma ve Kişisel Verilerin Aktarımı hükümlerini de dikkate almalıdır.
5.3. Savunma Mimarisi: Dijital Gerçekliğin Hukuki Modellemesi
Bir FinTech veya kripto dosyasında savunma; klasik “maddi olayın inkarı” anlayışının ötesindedir.
Burada önemli olan, dijital davranış modeli oluşturmaktır:
-
Şüphelinin cihazındaki zaman damgası, dosya erişim izi, VPN / proxy kullanımı, Wi-Fi oturum kayıtları birlikte değerlendirilir.
-
Bu veriler, failin “fiili kontrol” altında olup olmadığını gösterir.
-
Eğer aynı IP’den birden fazla kullanıcı giriş yapmışsa, “ortak ağ savunması” gündeme gelir.
Savunmanın amacı, dijital verinin teknik anlamını hukuki dille yeniden yorumlamaktır.
Bu nedenle, her savunma dosyası bir tür veri arkeolojisidir — geçmişteki her klik, her işlem izi, bir hikâye anlatır.
5.4. MASAK, BTK ve Platform Delilleri
Türkiye’deki dijital soruşturmalarda, MASAK ve BTK verileri belirleyici rol oynar.
-
MASAK raporları, kripto transferlerinin “şüpheli işlem bildirimi” (ŞİB) kapsamında olup olmadığını inceler.
-
BTK kayıtları, hangi IP’den hangi zaman aralığında giriş yapıldığını tespit eder.
-
Sosyal medya, borsa ve e-posta platformlarından alınan veriler CMK 135 kapsamında “iletişimin tespiti” delili olarak kullanılır.
Av. Orhan Önal bu süreçte, teknik raporların hukuki meşruiyetini ve zincirleme delil bütünlüğünü sorgulayarak;
“Delil var, ama hukuka uygun mu?”
sorusunu merkeze alır. Çünkü delilin hukuka aykırı elde edilmesi, savunmanın en güçlü zeminidir.
5.5. Dijital Tazminat Süreçleriyle Entegrasyon
Ceza davası devam ederken, dijital deliller aynı zamanda tazminat davası için de altlık oluşturur.
Kripto varlığın piyasa değeri, bilirkişi raporları, borsa geçmişi, token fiyat endeksleri üzerinden hesaplanır.
Elde edilen adli bilişim çıktıları, Türk Borçlar Kanunu kapsamında zararın miktarını somutlaştırır.
Bu nedenle Av. Orhan Önal, savunma sürecini sadece “cezadan kurtulma” olarak değil, malvarlığı değerinin korunması olarak kurgular.
Sonuç: Dijital Delil, Yeni Nesil Gerçeğin Tanığı
Kripto evreninde bir imza, artık bir “özel anahtar”; bir tanık, bir “blok zincir nodu”; bir delil ise bir “hash”tir. Savunma stratejisi bu dili konuşabildiği ölçüde güçlüdür.
“Adalet, artık yalnızca dosyada değil; verinin satır aralarında saklı.”
— Av. Orhan Önal
- Av. Orhan Önal, birçok dosyada bu verileri adli bilişim raporlarıyla desteklemiş; MASAK, BTK, Borsa İstanbul ve uluslararası kripto takip servisleriyle paralel savunma stratejileri geliştirmiştir.
6. Ceza + Hukuk: İki Koldan Mücadele
Bir müvekkil, hem ceza davası açarak failin cezalandırılmasını,
hem de tazminat davası ile malvarlığının iadesini aynı anda yürütebilir.
Bu, yalnızca hukuk bilgisi değil; finansal okuryazarlık, adli bilişim ve dijital ekonomi zekâsı gerektirir.
İşte bu noktada Av. Orhan Önal’ın farkı ortaya çıkar:
“Kripto varlık dosyası, artık sadece ceza değil; bir dijital savaş dosyasıdır.”
7. Sonuç: Dijital Paranın Bedeli, Hukukun Gerçeği
Kripto dünyasında bir “like” kadar hızlı kazanılan servet, bir “click” kadar çabuk kaybedilebilir.
Ancak kaybedilen sadece para değildir; adalet duygusu da bu zincirin en zayıf halkası olabilir.
Bu yüzden dijital ekonomide hem yatırımcı hem avukat, artık aynı şeyi bilmek zorundadır: “Blok zincir bozulmaz; ama insan zinciri her zaman kırılabilir.”
- Teknik ve hukuk alanında tecrübe gerektiren bu konularda telafisi imkansız hak kayıplarına uğramamak için, mutlaka avukatınıza danışmanızı şiddetle önermekteyiz.
- Aradığınız dava türü veya hukuki ihtilaf hakkında *yazılar* bölümüne veya İBAN DOLANDIRICILIK DAVALARI için tıklayarak ya da sağ üst köşeden arama yaparak onlarca davanız hakkında dilediğinizi okuyup, araştırabilirsiniz.
-
AVUKAT DESTEĞİ
Randevu almak için çalışma saatleri içerisinde aşağıdaki telefon aracılığı ile ulaşabilir, whatsapp hattına yazabilir (tıkla) veya aşağıdaki adrese mail atabilirsiniz.
Hafta içi: 09:00 – 19:00Cumartesi: 10:00 – 18:00Telefon: +90 532 282 25 23Gizlilik
Gizlilik, bir avukatın ve hukuk büromuzun en önemli etik ilkelerinden biridir; 1136 sayılı Kanunda tanımlanan gizlilik ve ifşa etmeme ilkesini çok dikkatli ve hassas bir şekilde uygular. Ancak büromuz, müvekkillerinin bilgi, belge ve bilgilerini gizlilik ve bilgi sorumluluğu sınırları içinde gizli tutar ve hiçbir şekilde ve hiçbir koşulda üçüncü kişi ve kurumlarla paylaşmaz.
-
Leave A Comment