Trafik Kazasında Maddi ve Manevi Tazminat Davaları Genel Olarak Nedir?
Karayolları Trafik Kanunu’na göre trafik kazası; karayollarında bir veya daha fazla aracın çarpışması sonucu ölüme, yaralanmaya veya hasara neden olan olaydır. Bu olay sonucunda açılan davalar silsilesidir. Trafik kazası meydana geldikten sonra sadece maddi kayıplara değil, fiziksel kayıplara da neden olabilir. Her iki durumda da her iki taraf da bu kayıpların telafisi için belirli taleplerde bulunacaktır. Bu başvurular bizzat mağdur tarafından yapılabileceği gibi görevlendirilen bir avukat tarafından da yapılabilir. İzmir trafik kazası tazminat avukat
Trafik Kazasından Kaynaklı Tazminat Davalarının Kanuni Dayanağı Nedir?
Bu tür tazminat davalarında temel olarak Karayolları Trafik Kanununa atıf yapılması suretiyle dava açılmaktadır. Bunun yanında Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu ve Hukuk Muhakemeleri Kanununa da değinilmektedir. İşin kısası birden çok özel hukuk normlar hiyerarşisi devreye girmektedir.
Trafik Kazasından Doğan Maddi ve Manevi Tazminat Davasını Kimler Açabilir?
Trafik kazasından doğan tazminat davalarında kim tarafından dava açılabileceğini belirleyebilmek için kaza sonucunda ölümün meydana gelip gelmediğine bakmak lazım. Sadece yaralamanın meydana geldiği zararlarda zarar gören kişi yani bizzat yaralanan kişi tarafından maddi ve manevi tazminat davası açılabilir. Bunun yanında ağır bedensel zarar mevcut ise zarar görenin yakınlarınca da manevi tazminat istemiyle tazminat sorumlusuna karşı dava açılabilir.
Trafik kazası sonucunda ölüm meydana gelmişse ölen kişinin yakınlarınca maddi ve manevi tazminat istemiyle dava açılabilir. Yakınları kavramına ise ölenin destek verdiği kişiler girmektedir. Buna göre ölenin nişanlısı tarafından destekten yoksun kalma tazminatının talep edilip edilemeyeceği nişanlı tarafından ölenin desteğini gördüğünün ispatı ile mümkün olmaktadır.
Trafik Kazasından Doğan Maddi ve Manevi Tazminat Davası Kime Karşı Açılabilir?
Trafik kazasından kaynaklı tazminat davalarının kime karşı açılabileceğini belirleyebilmek için hem Borçlar Kanununa hem de Karayolları Trafik Kanununa bakmak gerekir. Buna göre borçlar kanunundaki haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler irdelendiği zaman trafik kazasının haksız fiil sorumluluğu kapsamında değerlendirildiği görülecektir. Bununla birlikte trafik kazasından kaynaklı açılan davalarda tahsili en kolay ve mümkün olan sigorta şirketlerine karşı açılan davalar ve yapılan taleplerdir. Kısaca sorumlu olanlar şunlardır;
Sigorta Şirketleri:
Trafik kazası neticesinde meydana gelen zararlardan zorunlu mali sorumluluk sigortasını yapan şirket veya ihtiyari mali sorumluluk sigortasını yaptıran şirket belirli şartlar dahilinde sorumlu olup bu sigorta şirketlerine karşı da dava açılabilmektedir. Buna göre örneğin; Diyarbakır ili Yeni Hal caddesinde meydana gelen çift taraflı ve ölümlü trafik kazasında ölen kişinin yakınları kusurlu tarafın sigorta şirketine zararları için başvuru yapabilecektir.
Aracın sahibi:
Araç sahibi karayolları trafik kanununa göre aracın işleteni sayıldığı için KTK madde 85’den ötürü davalı taraf sıfatını alabilmektedir. Yani aracın sahibin de zarar gören kişiye karşı tazminat sorumluluğu mevcuttur.
Aracın sürücüsü:
- Aracın işleteni: Yine karayolları trafik kanunu’nun 85. maddesinde belirtildiği üzere “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar” hükmü uyarınca trafik kazası sebebiyle meydana gelen zarardan aracın işleteni de sorumlu olacaktır.
Trafik Kazasından Doğan Maddi ve Manevi Tazminat Davası Kime Karşı Açılabilir?
Trafik kazası meydana geldikten sonra, kazanın ölümle mi yoksa yaralanmayla mı sonuçlandığına göre dava açmak isteyen zarar gören kişinin ne gibi zararlar talep edebileceğinin değerlendirilmesi gerekir. Fiziksel bir hasar yoksa araç hasarı için tazminat talebinde bulunulacaktır. Araç hasarları, özellikle değer kaybı durumları ile ilgili de servis bölümünde bir yazı paylaşacağız. Trafik kazalarında ölüm veya yaralanma tazminatı konusu bu aşamada ele alınacak.
Ölümlü Trafik Kazasında Hangi Zarar Kalemleri Talep Edilebilir?
Ölüm nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat davası da Borçlar Kanununda yer alan maddi ve manevi tazminat davasının bir türüdür. Borçlar kanununda ilgili 53. maddede ölüm halinde istenebilecek zarar kalemleri tek tek belirtilmiştir. Buna göre trafik kazası sebebiyle ölüm meydana gelmişse açılan tazminat davasında;
- Cenaze giderleri.
- Ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
- Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar
- Ölenin yakınları ölüm sebebiyle duydukları acı, elem ve üzüntü karşılığında manevi tazminat da talep edebileceklerdir.
Yaralamalı Trafik Kazasında Hangi Zarar Kalemleri Talep Edilebilir?
Trafik kazası neticesinde bir ve birden fazla kişi yaralanmışsa yaralanan kişi tazminat sorumlularına karşı trafik kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat davası açarak zararlarını talep edebilecektir. Yine Borçlar Kanunun ilgili 54. maddesine göre istenebilecek zararlar:
- Tedavi giderleri.
- Kazanç kaybı.
- Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
- Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.
Bu bedensel zararların yanında yaralanan kişi bu trafik kazası sebebiyle duyduğu acı, elem ve üzüntü için manevi tazminat talep edebilecektir. Manevi tazminat davasının yaralananın yakınlarınca açılıp açılamayacağı ise genel kabul edilen görüşe göre ağır bedensel zararlarda (bacakların kopması gibi ) ancak talep edilebileceğidir.
Trafik Kazası Sebebiyle Sigorta Şirketlerine Dava Açmadan Önce Arabulucuya Başvurmak Zorunlu Mu?
Öncelikle iş hukukunda var olan bazı davalara getirilen zorunlu arabuluculuk artık ticari davalarda da söz konusu olmaktadır. Buna göre 6102 sayılı TTK’nun 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesinin 1.fıkrası gereğince arabulucuya başvurmadan konusu bir miktar paranın ödenmesine ilişkin ticari dava açılmayacaktır. Bunun yanında davanın arabulucuya başvurulmaksızın açılması durumunda ise herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmektedir. Bu sebeple trafik kazasından kaynaklı tazminat davalarında sigorta şirketlerine yöneltilecek davalarda öncelikle arabulucuya başvurmak gerekir.
Trafik Kazasından Doğan Davalarda Görevli Mahkeme Hangisidir?
Trafik kazası neticesinde doğan zararlardan kaynaklı tazminat davası açmak isteyen zarar gören veya yakınları aracın sahibine, aracın sürücüsüne veya aracın işletenine karşı dava açacaklarsa bu durumda tazminat davalarında genel yetkili mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemeleri görevli olacaktır. Buna karşın sigorta şirketlerine dava açılacaksa görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemeleri olacaktır. Kasko sigorta hukuku kapsamında kalıyorsa durum değişecektir.
Trafik Kazasından Doğan Davalarda Yetkili Mahkeme Hangisidir?
Trafik kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat davalarında sadece tek bir yer yetkili değildir. Bu dava türü birden fazla yetkili yerde açılabilmektedir. Buna göre bu davalarda yetkili mahkemeler şunlardır;
- Genel yetki kuralı yani HMK madde 6 uyarınca davalılardan herhangi birinin yerleşim yerinde dava açılabilir.
- Hmk’nın 16. maddesinin 1. fıkrasında da bu davalarda birden fazla yetkili yer sayılmaktadır. Bunlardan bir tanesi de zararın meydana geldiği yerdir. Buna göre İzmir ili Konak ilçesinde meydana gelecek olan bir trafik kazası sebebiyle açılacak olan bir tazminat davasında İzmir Adliyesindeki mahkemeler de yetkili mahkemedir.
- Yine HMK’nın 16. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davacının ikametgah adresi de yetkili yerdir.
- Son olarak HMK’a göre sigorta şirketine karşı açılan davalarda sigorta şirketinin merkezinin bulunduğu yer de dava açmaya yetkili yerlerden bir tanesidir.
Trafik Kazasından Kaynaklı Tazminat Davalarında Dava Açma Süresi Nedir?
Bu davalarda iki zamanaşımı süresinden bahsedilmektedir. Buna göre öncelikle bu davaların kaynağı olan Karayolları Trafik Kanununa bakılmalıdır. İlgili kanunda zamanaşımı süresi açıkça belirtilmiştir. Buna göre Karayolları Trafik Kanunun 109. maddesi dikkate alındığında Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrayacaktır.
Bunun yanında trafik kazası sonucu bir suç işlenmişse yani KTK’nın 109. maddesinin 2. fıkrasında geçen anlamda dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerli olacaktır. Bu durumda örneğin kaza sonucu yaralanan Avukat Orhan isminde bir şahıs aracın sahibine karşı açmak istediği bir tazminat davasında artık iki yıllık süreyi değil taksirle yaralamada suçundaki dava zamanaşımı olan 8 yıllık süre uygulama alanı bulacaktır.
İzmir’de Trafik Kazası Davalarında Tavsiye ve Uyarı
Bu hususta özellikle şunu vurgulamak gerekir ki; sanayideki ustalardan, bir kısım servis yetkililerine kadar sahada bu davalardan maddi kazanç elde etmek isteyen çok fazla komisyoncu, tabir caizse ayakçı kimseler vardır. İşte bu hususta şunu bilmelisiniz ki bu insanların %99’u değil avukat, temel hukuk tahsili bile almamışlardır. Ayrıca Avukatlık Meslek Kurallarına göre avukatların komisyoncuları, ayakçıları olamaz. Dahası bu tip aracı insanlar ne bir işletme sahibi olup, ne de bu konularda bir hukuk eğitimi olmayan kimselerdir. Avukatlık mesleğinin icra edilmesinde en mühim şey müvekkil-vekil arasındaki güven ilişkisidir.
Velhasıl ileride maddi ve manevi mağdur olmamak için mutlak surette bu tip konularda avukatınıza danışmayı ihmal etmeyin. Şayet avukatınız bu tip dava ve işleri takip etmiyorsa yine de mutlak surette bu konularda emek ve zaman harcayan avukatlara ulaşıp, her anlamda mağdur olmanızın önüne geçmenizi şiddetle tavsiye ederiz.

AVUKAT DESTEĞİ
Randevu almak için çalışma saatleri içerisinde aşağıdaki telefon aracılığı ile ulaşabilir veya aşağıdaki adrese mail atabilirsiniz.
Gizlilik
Gizlilik, bir avukatın ve hukuk büromuzun en önemli etik ilkelerinden biridir; 1136 sayılı Kanunda tanımlanan gizlilik ve ifşa etmeme ilkesini çok dikkatli ve hassas bir şekilde uygular. Ancak büromuz, müvekkillerinin bilgi, belge ve bilgilerini gizlilik ve bilgi sorumluluğu sınırları içinde gizli tutar ve hiçbir şekilde ve hiçbir koşulda üçüncü kişi ve kurumlarla paylaşmaz. Bu bağlamda, ofisimiz vaka materyallerinin gizliliğini korumaya yönelik yazılı bir politika benimsemiştir.
Leave A Comment