Hatalı Tedavi Nedeniyle Malpraktis Davaları
Tıp dünyası, insan hayatını koruma ve iyileştirme amacıyla sayısız başarıya imza atmış bir alan olmasına rağmen, hatalı tedavi durumlarında ciddi hukuki sorunları da beraberinde getirmektedir. Tıbbi hatalar ve bu hatalar sonucu ortaya çıkan malpraktis davaları, hukukun ve tıbbın kesişim noktasında yer alan karmaşık meselelerdir.
Bu makalede, hatalı tedavi nedeniyle açılan malpraktis davalarının hukuki çerçevesi, yasal düzenlemeleri ve uygulamadaki örnekleri üzerinde durulacaktır.
Malpraktis Nedir?
Malpraktis, tıbbi hizmet sunan profesyonellerin standartlara uygun davranmaması sonucu hastanın zarar görmesi olarak tanımlanır. Bu tür durumlar, hekim veya sağlık çalışanının bilgi, beceri ve dikkat eksikliği nedeniyle yanlış ya da yetersiz bir tedavi uygulamasından kaynaklanabilir. Malpraktis davaları, genellikle tıbbi hataların hesap verebilirliğini sağlamak ve hasta haklarını korumak amacı taşır. Kamuoyunda sıkça karşılaşılan bu tür vakalar, sağlık sektörünün güvenilirliği üzerinde önemli bir etkiye sahiptir.
Malpraktis yalnızca bireysel hatalardan kaynaklanmaz; aynı zamanda sağlık kuruluşlarının yetersiz altyapılarından veya sistemik eksikliklerden de ortaya çıkabilir. Bu nedenle, malpraktis hem bireysel hem de kurumsal boyutlarıyla ele alınması gereken bir meseledir.
Malpraktisin Doktrinsel ve Akademik Tanımı
Doktrinsel açıdan malpraktis, “bir tıbbi müdahalenin mesleki standartlara aykırı şekilde gerçekleştirilmesi sonucu hastanın zarar görmesi” olarak tanımlanır. Bu bağlamda, tıbbi standartlar, ilgili uzmanlık alanında genel kabul gören bilgi ve uygulamaları ifade eder. Hekimin, bu standartların altında bir hizmet sunması durumunda, hukuki sorumluluk doğar.
Doktrinde malpraktis şu unsurlar üzerinden ele alınır:
- Mesleki Standartlar ve Özen Yükümlülüğü: Hekimler, Borçlar Kanunu’nun 506. maddesi uyarınca vekalet sözleşmesinin özen yükümlülüğü ilkesine tabidir. Ayrıca, Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi ve Sağlık Bakanlığı düzenlemeleri, tıbbi müdahalelerin etik ve yasal çerçevesini çizmektedir.
- Hukuka Uygunluk Şartları: Tıbbi müdahalelerin hukuka uygun olabilmesi için hastanın bilgilendirilmiş rızasının alınması ve müdahalenin tıp biliminin kabul ettiği standartlara uygun olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bu şartların ihlali durumunda, hukuka aykırılık ve malpraktis iddiası doğabilir.
- Nedensellik Bağı: Hasta zararı ile hekimin eylemi arasında doğrudan bir illiyet bağı bulunmalıdır. Bu bağın tespiti için genellikle bilirkişi raporlarına başvurulur. Hukuk doktrininde bu bağlantı “uygun illiyet” ilkesiyle değerlendirilir.
- İspat Yükümlülüğü: Malpraktis davalarında zararın hekimin hatasından kaynaklandığını ispat yükü hastaya aittir. Ancak uygulamada bu yükümlülük, sağlık kayıtları ve bilirkişi raporlarıyla desteklenir.
Tıp Hukukunda Temel Düzenlemeler
Malpraktis davaları, genellikle haksız fiil ve sözleşme hukuku kapsamında ele alınır. Türkiye’de bu davalar Borçlar Kanunu, Türk Ceza Kanunu ve Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun çerçevesinde düzenlenir:
- Borçlar Kanunu: Borçlar Kanunu’nun ilgili maddeleri, hekimlerin özen yükümlülüğünü ve mesleki standartlara uygun davranma zorunluluğunu düzenler. Hekimin bu yükümlülüğe aykırı davranışı sonucunda hasta, maddi ve manevi tazminat talep edebilir.
- Türk Ceza Kanunu: Türk Ceza Kanunu’nda, tıbbi hatalar sonucu ölüm veya yaralanma gibi sonuçlar doğuran durumlarda cezai sorumluluk öngörülür. Özellikle TCK’nın 85. ve 89. maddeleri taksirle ölüme veya yaralanmaya sebebiyet verme suçlarına ilişkindir.
- Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun: Özel hastaneler gibi sağlık kuruluşlarının sunduğu hizmetlerin tüketici işlemi olarak değerlendirilmesi durumunda, bu kanun hasta haklarının korunmasına ilişkin önemli hükümler içerir.
Malpraktiste Yargı Kararları ve Uygulama Örnekleri
Türkiye’de ve dünyada, malpraktis davalarına ilişkin birçok yargı kararı bulunmaktadır. Bu kararlar, tıbbi standartların belirlenmesi ve ihlalin tespiti açısından önemli emsal teşkil eder:
- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2017/5-1906 K. 2020/62: Bu kararda, hekimlerin mesleki sorumlulukları ve özen yükümlülüğüne vurgu yapılmıştır. Mahkeme, hastanın zararı ile hekimin eylemi arasında uygun illiyet bağının bulunduğunu belirlemiştir.
- Danıştay 15. Daire E. 2016/921 K. 2019/5402: İdare hukukunda, kamu hastanelerinde çalışan hekimlerin gerçekleştirdiği malpraktis eylemleri sonucunda idarenin tazminat sorumluluğuna dikkat çekilmiştir.
- Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E. 2015/3684 K. 2017/8952: Özel hastanede gerçekleştirilen hatalı bir cerrahi müdahale sonucunda, tüketici hakem heyeti kararlarının bağlayıcılığına işaret edilmiştir.
- İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi E. 2018/454: Estetik cerrahi uygulamalarda malpraktis iddialarına ilişkin bir davada, hekimin gerekli uzmanlığa sahip olmadan müdahalede bulunduğu gerekçesiyle cezai sorumluluğu tespit edilmiştir.
- Ankara 2. İş Mahkemesi E. 2019/47 K. 2021/342: Davada, bir kamu hastanesinde yapılan ameliyat sonrası gelişen komplikasyonlar sonucu, hekimin ameliyat öncesi riskler hakkında yeterli bilgilendirme yapmadığı tespit edilmiş ve tazminata hükmedilmiştir.
- Yargıtay 4. Ceza Dairesi E. 2018/3126 K. 2019/2215: Hatalı doğum müdahalesi sonucu bebekte kalıcı sakatlık meydana gelmesi üzerine hekimin “taksirle yaralama” suçundan mahkumiyetine karar verilmiştir.
- İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi E. 2020/278 K. 2022/133: Özel bir diş kliniğinde yapılan yanlış implant uygulaması nedeniyle hasta tarafın açtığı davada, hekimin mesleki hatası kesinleşmiş ve yüksek miktarda maddi-manevi tazminata karar verilmiştir.
Malpraktis veya Tıp Hukuku Davalarında Avukatın Önemi
1. Tıbbi Bilgilerin Hukuki Yorumlanması
- Malpraktis davaları, tıbbi hata iddialarını içerir ve bu nedenle bir avukatın tıbbi terminolojiye ve süreçlere aşina olması gerekir. Uzman bir avukat, teknik bilgileri doğru yorumlayabilir ve bunları hukuki bir çerçeveye oturtabilir.
2. Bilirkişi ve Delil Yönetimi
- Bu tür davalarda bilirkişi raporları hayati öneme sahiptir. Deneyimli veya bu konularda yoğun çalışan bir avukat, bilirkişi raporlarının hukuki uygunluğunu değerlendirebilir, eksikliklerini tespit edebilir ve gerektiğinde ek rapor talep edebilir.
3. Yargılamadaki Özel Süreçler
- Malpraktis davalarında genellikle uzun ve karmaşık süreçler yaşanır. Örneğin, mahkemelerden delil toplama, uzman görüşü alma veya sağlık kuruluşlarından bilgi isteme gibi adımlar, deneyim gerektirir. Tecrübeli bir avukat, bu süreçleri hızlandırabilir ve müvekkilinin haklarını etkin bir şekilde savunabilir.
4. Tazminat Talepleri ve Hak Kaybı Riski
- Malpraktis davalarında maddi ve manevi tazminat taleplerinin miktarı ve dayanağı, dikkatlice hazırlanmalıdır. Yetersiz bir talep, müvekkilin hak kaybına uğramasına neden olabilir. Uzman bir avukat, müvekkilinin kayıplarını doğru bir şekilde hesaplayabilir ve uygun tazminat miktarını talep edebilir.
5. Ceza Hukuku ve İdare Hukuku Bilgisi
- Malpraktis davaları sadece özel hukuk (tazminat) kapsamında değil, aynı zamanda ceza hukuku ve idare hukuku boyutunda da ele alınabilir. Hekimin cezai sorumluluğu veya kamu hastanelerinde çalışıyorsa idarenin tazminat sorumluluğu söz konusu olabilir. Bu noktada, her iki alanı da bilen bir avukatla çalışmak avantaj sağlar.
Tıp Hukuku Davalarında Sonuç
- Malpraktis davalarında uzman veya tecrübeli bir avukatla çalışmak, hem davanın başarılı sonuçlanma ihtimalini artırır hem de sürecin daha az stresli bir şekilde yönetilmesini sağlar. Bu tür davalarda, hukuki süreçlerin karmaşıklığı ve tıbbi bilginin detayları göz önüne alındığında, alanında uzman bir avukatla çalışmak neredeyse zorunlu hale gelir.
- Hatalı tedavi nedeniyle açılan malpraktis davaları, hasta haklarının korunması ve tıbbi standartların iyileştirilmesi açısından büyük önem taşır. Hukukun ve tıbbın kesişim noktasında yer alan bu davalar, hem hekimlerin mesleki sorumluluklarının hem de hastaların yasal haklarının belirlenmesinde kritik bir rol oynar.
- Gerek akademik literatürde gerekse yargı kararlarında malpraktis olgusu, sağlık sektörünün gelişimi için bir denetim mekanizması işlevi görmektedir. Bu sebeple de olası hak kayıplarının önüne geçmek için mutlaka avukatınıza danışarak yola çıkmanızı şiddetle tavsiye ederiz.
- Bir kısım daha yazılar kısmından tıp hukuk yazılarına dair paylaşımlarımız;
Randevu almak için çalışma saatleri içerisinde aşağıdaki telefon aracılığı ile ulaşabilir, whatsapp hattına yazabilir (tıkla) veya aşağıdaki adrese mail atabilirsiniz.
Gizlilik
Gizlilik, bir avukatın ve hukuk büromuzun en önemli etik ilkelerinden biridir; 1136 sayılı Kanunda tanımlanan gizlilik ve ifşa etmeme ilkesini çok dikkatli ve hassas bir şekilde uygular. Ancak büromuz, müvekkillerinin bilgi, belge ve bilgilerini gizlilik ve bilgi sorumluluğu sınırları içinde gizli tutar ve hiçbir şekilde ve hiçbir koşulda üçüncü kişi ve kurumlarla paylaşmaz.
Leave A Comment