Awesome Image
Avukat Orhan Önal Ceza Avukatı Bilişim Avukatı İzmir
23Oca

Eşler Arasında Mal Rejimi Kavramı ve Türleri Davası

1. Evlilik Sonlanması Durumunda Mal Rejimi Kavramı ve Türleri

  • Tanım: Mal rejimi, eşlerin evlilik süresince ve sonrasında mal varlıklarının yönetimi, paylaşımı ve tasfiyesi kurallarını düzenleyen hukuki sistemdir.
  • Türleri: Türk Medeni Kanunu’na (TMK) göre dört tür mal rejimi vardır:
    1. Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi (Yasal rejim): Kanunun esas aldığı varsayılan mal rejimidir.
    2. Mal Ayrılığı Rejimi: Her eşin kendi mal varlığını yönetip koruduğu rejim.
    3. Paylaşmalı Mal Ayrılığı Rejimi: Eşlerin bazı malları paylaşma hakkını koruduğu rejimdir.
    4. Mal Ortaklığı Rejimi: Eşlerin belirli malları ortak mülkiyet olarak kabul ettiği rejimdir.

2. Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi (TMK m. 218-241)

  • Tanımı: Evlilik birliği içinde her eşin kazandığı malların yarı yarıya paylaşılmasını esas alan rejimdir.
  • Edinilmiş Mal: Eşlerin evlilik süresince çalışarak, kazançlarıyla veya sosyal yardımlarla elde ettiği mallardır. Örneğin:
    • Çalışma karşılığı elde edilen gelirler.
    • Sosyal güvenlik veya yardım kuruluşlarının yaptığı ödemeler.
    • Tazminatlar (Destekten yoksun kalma tazminatı hariç).
  • Kişisel Mallar: Eşlerin evlilik öncesinde sahip oldukları veya evlilik süresince bağış, miras yoluyla elde ettiği mallardır. (TMK m. 220).

3. Boşanma Davası ile Mal Rejiminin Sona Ermesi

  • Yasal Dayanak: Türk Medeni Kanunu’nun 225. maddesine göre, boşanma kararı kesinleştikten sonra mal rejimi sona erer.
  • Eşler arasında mal rejimi tasfiyesi yapılır: Mal rejiminin sona ermesiyle birlikte malların paylaşımı gündeme gelir.

4. Mal Rejiminin Tasfiyesi

Tasfiye süreci, aşağıdaki adımlarla gerçekleştirilir:

A. Mal Gruplarının Ayrıştırılması

  1. Edinilmiş malların belirlenmesi: Evlilik süresince elde edilen mallar incelenir.
  2. Kişisel malların ayrılması: Miras, bağış veya evlilik öncesine ait mallar tasfiye dışında bırakılır.

B. Değerleme ve Katkı Payı

  • Katkı Payı: Eşlerden birinin diğer eşin edinilmiş malına yaptığı katkının hesaplanmasıdır. Bu katkılar nakdi veya ayni olabilir.
    • Örnek: Bir eş, diğer eşin aldığı evin borcunun ödenmesine katkıda bulunmuşsa, katkı payı talep edebilir.
    • Yargıtay Uygulamaları: Yargıtay, katkı payı taleplerinde, somut delillerin sunulmasını ve katkının ispatlanmasını talep etmektedir.

C. Değer Artış Payı

  • Eşlerden birinin malına yapılan maddi katkının değer artışı nedeniyle kazandırdığı farktır. Örneğin:
    • Bir eşin diğer eşin arsasının üzerine ev yapması.

D. Katılma Payı Alacağı Ne Anlama Gelir?

  • Katılma Alacağı: Edinilmiş malların toplam değeri hesaplandıktan sonra, eşler arasında yarı yarıya paylaştırılır (TMK m. 236).Eşlerden biri evlilik süresince elde ettiği malları, genellikle kendi adına kaydettirir. Ancak, edinilmiş mallara katılma rejiminde, bu malların değerinin yarısı üzerinde diğer eşin de hakkı vardır. Bu hakka katılma payı alacağı denir.
    • Katılma payı alacağı, tarafların evlilik süresince elde ettiği edinilmiş malların tasfiye edilmesi durumunda, diğer eşin mallar üzerindeki haklarını koruyan bir taleptir.
    • Katılma payı alacağı, tasfiyeye konu olan malın net değerinin yarısı üzerinden hesaplanır.

    D.1 Hangi Mallar Katılma Alacağına Konu Olur?

    Edinilmiş Mallar (TMK m.219): Katılma alacağına konu olan mallar, evlilik süresince elde edilen ve “edinilmiş mal” olarak kabul edilen mal varlığı değerleridir. Örnekler:

    • Çalışma karşılığı elde edilen maaş, ücret, prim, ikramiye vb. gelirler.
    • Sosyal güvenlik ödemeleri (emekli maaşı, işsizlik ödeneği, kıdem tazminatı gibi).
    • Çalışma gücü kaybı nedeniyle alınan tazminatlar.
    • Kişisel mallardan elde edilen gelirler (örneğin, eşin evlilikten önce sahip olduğu bir taşınmazın kira geliri).
    • Edinilmiş malların yerine geçen değerler (örneğin, maaşla alınan araba veya ev).

    Kişisel Mallar (TMK m.220): Katılma payı alacağına konu olmayan mallar ise “kişisel mal” olarak kabul edilir. Örnekler:

    • Eşlerden birinin evlilikten önce sahip olduğu mallar.
    • Miras veya bağış yoluyla elde edilen mallar.
    • Manevi tazminat alacakları.

    D.2 Katılma Payı Alacağı Hesaplaması

    Katılma payı alacağı, mal rejiminin sona erdiği tarihte (boşanma davasının açıldığı tarih veya ölüm tarihi gibi) tarafların edinilmiş mallarının net değeri üzerinden hesaplanır.

    Hesaplama Aşamaları:

    1. Edinilmiş Malların Değerinin Belirlenmesi:
      Evlilik süresince her iki eşin de edinilmiş mallarının toplam değeri hesaplanır.
    2. Kişisel Malların Ayrılması:
      Edinilmiş malların toplam değerinden kişisel mallar ve bunlara ait borçlar çıkarılır.
    3. Net Değerin Belirlenmesi:
      Edinilmiş malların toplamından kişisel mallar ve borçlar düşüldükten sonra kalan değer, malın net değeri olarak kabul edilir.
    4. Katılma Payı Alacağı:
      Edinilmiş malın net değerinin yarısı, diğer eşin alacak hakkını oluşturur. (TMK 2002 sonrası için)

    Örnek:

    • Eşin adına kayıtlı edinilmiş mal: 1.000.000 TL.
    • Kişisel mal borcu: 200.000 TL.
    • Net değer: 1.000.000 TL – 200.000 TL = 800.000 TL.
    • Katılma payı alacağı: 800.000 TL x %50 = 400.000 TL.
  • Eşlerden biri, daha az edinilmiş mal elde ettiyse, diğer eşten alacak hakkı doğar.

5. Mal Rejimi Tasfiyesinde Bir Kısım Akademik Tartışmalar

  • Evlilik Öncesi ve Sonrası Malvarlığı Ayrımı:
    Akademik görüşlerde, evlilik öncesinde edinilmiş malların korunmasının hakkaniyete uygun olduğu ancak bağış ve mirasın edinilmiş mal olarak değerlendirilmesinin adaletli olmayacağı tartışılmıştır.
  • Katkı Payının İspat Yükü:
    Doktrinde, katkı payı alacaklarında ispat yükünün eşe yüklenmesinin, zayıf konumdaki tarafı dezavantajlı hale getirebileceği eleştirilmiştir.
  • Değer Artış Payı Tartışmaları:
    Değer artış payının hesaplanmasında, ekonomik koşullar ve enflasyonun dikkate alınması gerektiği savunulmaktadır.
  • Yargıtay Uygulamaları:
    Yargıtay’ın bazı kararlarında, edinilmiş malların tasfiyesinde hakkaniyet ilkesine aykırı kararlar verdiği yönünde eleştiriler bulunmaktadır. Örneğin, tarafların ekonomik durumlarına ve katkı oranlarına yeterince dikkat edilmediği vurgulanmıştır.
  • Eşlerin Boşanma Davasındaki Kusur Oranın Paylaşıma Etkisi:
    • Eşlerin özel sebeplere dayalı boşanması durumunda emsal bir kısım Yargıtay kararına göre, paylaşıma takdiren etki edebilecektir. Bu hususta avukatınıza danışmakta fayda görmekle beraber en tipik etki edebilecek özel boşanma sebebi zinaya dayalı olanıdır. Örn; Zina Sebebi İle Boşanma Davası ve Zina Yargıtay Kararları

6. Özel Durumlar

  • Hile veya Kötü Niyet: Eşlerden birinin mal kaçırma amacıyla mal rejiminin sona ermesinden önce mallarını devretmesi durumunda, bu devirlerin iptali için dava açılabilir (TMK m. 229).
  • Ziynet Eşyaları ve Altınlar: Ziynet eşyaları, genellikle kadının kişisel malı olarak kabul edilir. Ancak bu durum yöresel örf ve adetlere göre değişebilir.

7. Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar

  • Tasfiyenin Uzaması: Özellikle karmaşık mal varlıkları ve şirket hisseleri söz konusu olduğunda tasfiye davaları yıllarca sürebilmektedir.
  • Eksik Deliller: Eşler arasındaki finansal ilişkilerin yeterince belgelenememesi, tasfiyeyi zorlaştırmaktadır.
  • Eşitlik İlkesine Uygunluk: Tasfiyede eşit paylaşımın her zaman adil sonuç doğurmadığı eleştirilmektedir (örneğin, evde çalışarak emeği geçmiş ancak gelir elde etmemiş eşin durumu)

Avukat Orhan Önal Ceza Avukatı Bilişim Avukatı İzmir


8. 2002 Öncesi ve Sonrası Mal Rejimi Düzenlemeleri

Türk Medeni Kanunu’nda 1 Ocak 2002’de yapılan değişiklik, mal rejimi uygulamalarında köklü farklılıklar yaratmıştır. Bu değişiklik öncesi ve sonrası döneme ilişkin önemli noktalar ve tartışmalar şunlardır:

A. 2002 Öncesi Dönem

  1. Yasal Mal Rejimi: Mal Ayrılığı Rejimi
    • Tanım: 2002 öncesinde yasal mal rejimi, “mal ayrılığı rejimi” idi. Her eş, kendi mal varlığını bağımsız şekilde yönetir ve tasarruf ederdi.
    • Tasfiye Usulü: Boşanma veya ölüm durumunda her eş, kendi mal varlığını alır; diğer eşin malı üzerinde hak iddia edemezdi.
    • Hakkaniyet Tartışmaları:
      • Özellikle ev hanımları açısından eşitsizlik yaratıyordu. Çalışmayan eş, ev içi emeğiyle katkıda bulunmasına rağmen, bu katkı ekonomik olarak tanınmıyordu.
      • Kadınların ekonomik bağımsızlık elde edememesi ve mal paylaşımında hak iddia edememesi, hukuki ve sosyal açıdan eleştiriliyordu.
    • Akademik Eleştiriler:
      • Mal ayrılığı rejimi, zayıf eşin (çoğunlukla kadın) boşanma sonrası yoksulluğa sürüklenmesine neden oluyordu.
      • Ev içi emeğin görünmezliği, akademisyenlerce sıklıkla eleştirilmiştir. Özellikle feminist hukukçular, bu sistemin kadını mağdur ettiğini savunuyordu.

B. 2002 Sonrası Dönem

  1. Yasal Mal Rejimi: Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi
    • Değişiklik: 1 Ocak 2002’de yürürlüğe giren Türk Medeni Kanunu (4721 sayılı Kanun) ile yasal mal rejimi, “edinilmiş mallara katılma rejimi” olarak değiştirildi.
    • Eşitlik İlkesi: Bu rejim, evlilik birliği içinde edinilen malların her iki eşin ortak çabasıyla kazanıldığı kabulüne dayanır ve malların yarı yarıya paylaşılmasını esas alır.
    • Geçiş Süreci:
      • Evlilik Tarihi: 2002 öncesi evliliklerde mal rejimi değişikliği için eşler arasında açık bir sözleşme yapılmamışsa, 2002 öncesi mal ayrılığı rejimi, 2002 sonrası edinilmiş mallara katılma rejimi uygulanır.
      • Evlilik Öncesi Mal: 2002 öncesi dönemde edinilen mallar kişisel mal olarak kabul edilir.
  2. Yeni Düzenlemelerin Getirdiği Tartışmalar
    • Hukuki ve Sosyal Etkiler:
      • Yeni sistem, özellikle kadınların ekonomik haklarının korunmasında önemli bir adım olarak görülmüştür.
      • Ancak, mal rejiminin yürürlük tarihine bağlı farklı uygulamalar, karmaşaya yol açmıştır.
    • Akademik Eleştiriler:
      • Bazı hukukçular, edinilmiş mallara katılma rejiminin katı eşitlik ilkesine dayandığını ve özel durumları yeterince dikkate almadığını savunmuştur.
      • Örneğin, çalışmayan eşin tüm mallara yarı yarıya ortak olması, bazı durumlarda çalışan eş açısından adaletsizlik olarak değerlendirilmiştir.
    • Yargıtay Uygulamaları:
      • Yargıtay, 2002 sonrası mal rejiminin uygulanmasında, eşler arasındaki katkının somut olarak değerlendirilmesini talep etmektedir. Ancak bu durum, delil sunma yükümlülüğü açısından zayıf eş için dezavantaj yaratmıştır.

C. 2002 Öncesi ve Sonrası Geçiş Tartışmaları

  1. Geçiş Sürecine İlişkin Hukuki Sorunlar:
    • 2002 öncesi edinilen malların tasfiye sürecinde kişisel mal mı yoksa edinilmiş mal mı sayılacağı tartışmalıdır.
    • Örneğin, 2002 öncesi alınmış bir evin, 2002 sonrası dönemde birlikte ödenen borçları varsa, bu durumda diğer eşin katkı payı alacağı gündeme gelmektedir.
  2. Evlilik Tarihinin Önemi:
    • Mal rejiminin başlangıç tarihi, özellikle uzun süreli evliliklerde büyük sorunlara yol açmıştır. Yargıtay, bu tür davalarda malın niteliği ve edinilme tarihine göre karar vermektedir.
  3. Yasal Belirsizlikler:
    • 2002 öncesi dönemde edinilmiş ancak hâlen ödemesi devam eden taşınmazların tasfiyesi, akademisyenler ve hukukçular arasında yoğun tartışmalara konu olmuştur.

D. Hakkaniyet ve Hukukun Gelişimi

  • 2002 Öncesi Adaletsizliklerin Giderilmesi: Yeni düzenlemeler, ev içi emeğin korunması ve zayıf eşin mağduriyetinin giderilmesi açısından önemli bir adım olarak değerlendirilmiştir.
  • Yargıtay’ın Rolü: Yargıtay, mal rejimiyle ilgili uyuşmazlıklarda, hakkaniyet ilkesine uygun şekilde karar vermeye çalışmakta ancak uygulamada hâlâ eşitsizlikler yaşanmaktadır.
  • Sosyal ve Ekonomik Koşulların Etkisi: 2002 sonrası sistemin uygulanabilirliği, ekonomik krizler ve enflasyon nedeniyle tartışmalı hale gelmiştir.

Müstehcenlik Suçu ve Cezası Nedir? (TCK Madde 226), izmir ceza avukatı, ceza avukatı izmir, en iyi ceza avukatı


9. Kişisel Mallar ve Kişisel Mal Sayılacak Mallar

Türk Medeni Kanunu’na göre, kişisel mallar, eşlerin evlilikleri sırasında edinilen ve paylaşıma tabi olmayan mallardır. Edinilmiş mallara katılma rejiminde, kişisel mallar paylaşılmadan her eşin kendi malı olarak kalır.

A. Kişisel Malların Genel Tanımı

Kişisel mal, eşlerin evlilik öncesi sahip oldukları veya evlilikleri sırasında kazandıkları ancak paylaşılmaya dahil edilmeyen mallardır. Bu malların paylaşımı ve tasfiyesi, edinilmiş mallara katılma rejiminden bağımsızdır.


B. Kişisel Mallar Sayılan Mallar

  1. Evlilik Öncesi Edinilen Mallar (TMK m. 220)
    • Tanım: Eşlerden birinin evlenmeden önce sahip olduğu mal, evlilik sonrasında da kişisel mal olarak kalır.
    • Örnek:
      • Bir eşin evlenmeden önce satın aldığı ev veya araba.
      • Bir eşin evlilik öncesinde kazandığı para veya yatırım malları.
    • Akademik Tartışmalar:
      • Evlilik öncesi edinilen malların kişisel mal olarak kabul edilmesi, eşlerden birinin tüm mal varlıklarını evliliğe dahil etmesini engeller.
      • Bazı hukukçular, özellikle uzun evliliklerde bu malların ortak birikime dahil edilmesini savunmaktadır.
  2. Miras Yoluyla Edinilen Mallar (TMK m. 222)
    • Tanım: Bir eşin, evlilik sırasında miras yoluyla elde ettiği mallar, kişisel mal olarak kabul edilir.
    • Örnek:
      • Bir eşin, ölen bir aile üyesinden miras olarak aldığı ev, araba veya para.
    • Akademik Tartışmalar:
      • Miras yoluyla edinilen malların kişisel mal olarak kabul edilmesi, özellikle aile içindeki tartışmaları artırabilir.
      • Bazı akademisyenler, mirasın eşler arasında paylaşılmasını savunurken, diğerleri bireysel mülkiyetin korunmasını savunur.
  3. Bağış Yoluyla Edinilen Mallar (TMK m. 223)
    • Tanım: Bir eşin, başka bir kişi veya kurumdan aldığı bağışlar da kişisel mal sayılır.
    • Örnek:
      • Bir eşin, ailesinden veya bir yakınından hediye olarak aldığı bir mülk veya para.
    • Akademik Tartışmalar:
      • Bağış yoluyla edinilen malların kişisel mal olarak kabul edilmesi, genellikle “hediye” olarak nitelenen malların paylaşıma dahil edilmesini engeller.
      • Bağışların gerçek amacının (örneğin, sadece alıcıya ait olması gerektiği) dikkate alınması gerektiği savunulmaktadır.
  4. Kişisel Kullanım Malları (TMK m. 224)
    • Tanım: Eşlerin kişisel kullanımları için sahip oldukları mallar, kişisel mal sayılır. Bu mallar, genellikle günlük yaşamda kullanılan ve değeri nispeten düşük olan mallardır.
    • Örnek:
      • Kıyafetler, takılar, telefonlar ve kişisel eşyalar.
      • Kişisel kullanım amaçlı alınan mobilyalar veya elektronik eşyalar.
    • Akademik Tartışmalar:
      • Kişisel kullanım mallarının, zamanla edinilmiş mal haline gelip gelmeyeceği konusu tartışmalıdır. Örneğin, bir eşin iş hayatı için kullandığı pahalı bir bilgisayar veya araç, kişisel mal olarak kabul edilip edilmemelidir?
      • Bazı hukukçular, bu tür malların, eşin ekonomik katkısını belirlemek için dikkate alınması gerektiğini savunur.

C. Kişisel Mal Sayılmayan Mallar

Türk Medeni Kanunu, kişisel malların dışında kalan ve paylaşıma dahil olan malları edinilmiş mallar olarak kabul eder. Bu konuda da bazı önemli ayrımlar bulunmaktadır:

  1. Evlilik Süresince Edinilen Mallar
    • Evlilik süresi boyunca eşlerin birlikte çalışarak veya sosyal yardımlarla elde ettikleri mallar, edinilmiş mal olarak kabul edilir ve paylaşıma tabi olur.
    • Örnek:
      • Evlilik süresi boyunca elde edilen maaşlar, işyeri kazançları, birikimler.
    • Bu tür malların paylaşımı, edinilmiş mallara katılma rejimi çerçevesinde yapılır.
  2. Hediye Edilen Mallar
    • Eşler birbirlerine hediye olarak verdikleri mallar, kişisel mal sayılmayabilir. Özellikle bir eşin başka bir eşe evlilik süresi boyunca verdiği ve “sürekli” bir hediye anlamı taşımayan mallar, edinilmiş mal olarak kabul edilebilir.

D. Kişisel Mal Olarak Değer Artışı

Bir mal, kişisel mal olarak kabul edilse bile, bu malın değerinde meydana gelen artış, genellikle “edinilmiş mal” olarak kabul edilebilir. Örneğin:

  1. Evlilik Süresince Yatırım veya Çalışma İle Değer Artışı
    • Örnek:
      • Bir eşin, evlilik öncesinde sahip olduğu bir arsanın üzerine inşa ettiği bina veya yaptığı işçilikle artan değer, edinilmiş mal olarak kabul edilebilir.
    • Akademik Tartışmalar:
      • Bazı hukukçular, değer artışının kişinin kendi emeğiyle elde edilmiş olması durumunda, bunun kişisel mal olarak kabul edilmesi gerektiğini savunur.
      • Diğer görüş ise, bu tür değer artışlarının paylaşılmasını savunarak hakkaniyet ilkesinin uygulanması gerektiğini belirtir.

Kişisel Malların Paylaşımı ve Tasfiyesi Hususunda

Kişisel malların paylaşım dışı kalması, zayıf eşin haklarının korunmasında önemli bir düzenleme olmuştur. Ancak, bu malların tasfiyesi ve değer artışı gibi konularda hukuki ve akademik tartışmalar devam etmektedir. Kişisel malların sınırları her ne kadar net olarak belirlenmişse de, evlilik içindeki katkıların değerlendirilmesi gerektiği yönünde görüşler de vardır.


10. Mal Rejimi Tasfiyesi Davası ve Süreler

A. Mal Rejimi Tasfiyesi Davasının Açılma Zamanı

Mal rejimi tasfiyesi davası, boşanma davasından bağımsız olarak açılması hukuken en doğru yöntemdir. Zira kanunda mal rejimi tasfiyesine geçme hususu evlilik birliğinin hitama erdiği durumları kapsamaktadır. Bu davaların açılma zamanı ve süresi konusunda dikkat edilmesi gerekenler şunlardır:

  1. Boşanma Davasından Sonra Açılabilir
    • Boşanma ve Tasfiye Ayrı Davalardır: Türk Medeni Kanunu’na göre, mal rejimi tasfiyesi davası, boşanma davasından sonra açılabilir. Boşanma davası sona erdikten sonra mal rejimi tasfiyesi açılabilir ve genellikle mal rejimi tasfiyesi, boşanmanın kesinleşmesinden sonra yapılır.
    • Zaman Aralığı: Boşanma davası kesinleşmiş olsa bile, tasfiye davası belirli bir süre içinde açılmalıdır. Bu süre, boşanma kararının kesinleşmesinden sonra başlamaktadır.
    • Bağımsız Davalar: Boşanma davası açılmadan da mal rejimi tasfiyesi davası açılabilir. Ancak pratikte çoğu zaman boşanma davası sonuçlandıktan sonra tasfiye davası açılmaktadır.
  2. Mal Rejimi Tasfiyesi İçin Süre Sınırlaması
    • Türk Medeni Kanunu’na göre, mal rejimi tasfiyesi davası için belirli bir süre sınırlaması yoktur, ancak pratikte yasal boşluk ve sürelerin uygulanmasında hâkim, dosyadaki somut durumu dikkate alarak tasfiye davasını yönlendirebilir.
    • Zaman Aşımı: Mal rejimi tasfiyesi için özel bir zaman aşımı süresi bulunmamakla birlikte, eşlerin haklarını ihlal etmeleri durumunda zaman aşımı kuralları (5 yıl) uygulanabilir.

B. Mal Rejimi Tasfiyesi Davası Nerede Açılır?

  1. Genel Yetki:
    • Aile Mahkemesi: Mal rejimi tasfiyesi davası, aile mahkemelerinde açılmalıdır. Boşanma davası ile aynı mahkemede görülebilir. Ancak her hâkim, aile hukuku konusunda uzmanlaşmış olmayabileceği için, özellikle mal rejimi tasfiyesi gibi teknik ve ekonomik detaylar içeren davalar için aile hukukuna hakim bir hâkim tercih edilmesi önemlidir.
    • Hangi Mahkemede Görülür: Mal rejimi tasfiyesi davası, yerleşim yeri mahkemesinde veya eşlerden birinin yerleşim yerinde açılabilir.
  2. İlgili Mahkemeye Başvuru:
    • Eşlerin Ortak Konutu: Eğer eşler, boşanma davasının sonuçlanmasından önce ortak konutta ikamet ediyorlarsa, davayı bulundukları yer aile mahkemesinde açabilirler.
    • Bir Eşin Yerleşim Yeri: Eğer her iki eş de farklı şehirlerde ikamet ediyorsa, dava her iki eşin yerleşim yeri aile mahkemelerinden birinde açılabilir.

C. Süreler ve Dikkat Edilmesi Gerekenler

  1. Mal Rejimi Tasfiyesi İçin Süreler
    • Boşanma Kararının Kesinleşmesi: Boşanma kararının kesinleşmesinden sonra tasfiye davası açılabilir. Boşanmanın kesinleşmesinden sonra 6 ay içinde mal rejimi tasfiyesi davasının açılması tavsiye edilir. Ancak yasal bir süre sınırı yoktur.
    • Zaman Aşımı: Yine de, mal rejimi tasfiyesi davası için belirli bir zaman aşımı süresi olmamakla birlikte, boşanma kararının kesinleşmesinin üzerinden 5 yıl geçmesi durumunda zaman aşımı hükümleri uygulanabilir.
  2. Mal Paylaşımında Dikkat Edilmesi Gereken Süreler
    • Tedbiren Satım Yasağı: Eşlerin ortak mallarını veya edinilmiş malları tedbiren satmalarını engellemek amacıyla mal rejimi tasfiyesi davası açılması gerekebilir.
    • Tedbir Talebi: Bu talep, mahkemeden mal rejimi tasfiyesi davası açılmadan önce yapılabilir. Eğer eşler mallarını satma veya değerlerini değiştirme amacı güdüyorsa, mahkemeden tedbir kararı alınması mümkündür. Bu, tasfiye davasının sağlıklı bir şekilde ilerleyebilmesi için önemlidir.
    • Satım Engelleme için Davanın Açılması Şart mı? Tedbiren malların satımını engellemek için mutlaka tasfiye davası açılmasına gerek yoktur. Tedbir talebi, bir ihtiyati tedbir talepli dava ile de yapılabilir ve mahkeme bu talebi değerlendirip mal varlıkları üzerindeki tasarrufu engelleyebilir. Ancak tasfiye davası açılacaksa, bu süreçte mal paylaşımlarının yapılması gerekir.

D. Tedbiren Satımının Engellenmesi

  1. Tedbir Talebi ile Satımın Engellenmesi
    • Dava Açılmadan Tedbir: Mal rejimi tasfiyesi davası açılmadan önce, eşlerin mallarını satmalarını engellemek amacıyla mahkemeye başvurulabilir. Bu, genellikle “ihtiyati tedbir” talepli bir dava ile yapılır.
    • Tedbir Talepli Dava: Tedbir talebi, mal rejimi tasfiyesi davası açılmadan önce de yapılabilir. Özellikle eşlerden biri, ortak malları satma veya değerini düşürme amacı güdüyorsa, tedbir kararı verilmesi sağlanabilir.
  2. Hukuki Açıdan Tedbir Kararının Önemi:
    • Tedbir kararının verilmesi, boşanma davası sürecinde veya sonrasında mal varlıklarının el değiştirilmesini engeller. Bu, malların değer kaybı yaşaması durumunda mağduriyetin önlenmesine yardımcı olur.
    • Tedbirin Etkisi: Mahkeme tarafından verilen tedbir kararının bir diğer önemli etkisi, satışın iptal edilmesi ve bu tür işlemlerin geçersiz sayılmasıdır.

11. Mal Rejimi Tasfiyesi Davası İçin Avukatın Gerekliliği, Etkisi ve Ücretlendirme

A. Mal Rejimi Tasfiyesi Davasında Avukatın Gerekliliği

  1. Hukuki Karmaşıklık ve Detaylar:
    • Çok Sayıda Hukuki Unsur: Mal rejimi tasfiyesi davası, pek çok hukuki ve finansal detay içerir. Eşlerin ortak mal varlıkları üzerinde yapılan tasfiyeler, çeşitli hesaplamalar ve özellikle mal paylaşımındaki denkleştirme işlemleri oldukça karmaşıktır. Bu tür işlemlerin hatalı yapılması, müvekkilin mağduriyetine yol açabilir.
    • Hukuki Süreçlerin Takibi: Boşanma davası ve mal rejimi tasfiyesi davası birbirinden bağımsız olmasına rağmen, genellikle paralel bir şekilde yürütülür. Eşler arasında anlaşmazlık olduğunda, her iki dava da hızlı bir şekilde sonuçlanmalıdır. Avukat, bu süreçlerin doğru şekilde yönetilmesi ve sürelere uyulması konusunda önemli bir rol oynar.
  2. Avukatın Rolü:
    • Müvekkilin Haklarını Savunma: Avukat, müvekkilinin haklarını savunur, mal rejimi tasfiyesi sırasında yanlış hesaplamalar, malların değer kaybetmesi veya tarafların birbirlerinin haklarını ihlal etmelerini engeller.
    • Tedbir Talebi ve İhtiyati Tedbir: Eşlerden biri, malını satmayı planlıyorsa, avukat tedbir talebinde bulunarak, malın satışını engellemeye çalışır. Bu, mal rejimi tasfiyesi davasında kritik bir öneme sahiptir.
    • Dava Sürecinde Strateji: Avukat, mal rejimi tasfiyesi davasında strateji belirler, hangi malların nasıl paylaşılacağı konusunda müvekkilini bilgilendirir ve doğru kararlar almasına yardımcı olur. Ayrıca, dava sürecinde anlaşmazlıkların çözülmesine yönelik müzakerelerde de aktif rol oynar.

B. Avukatın Mal Rejimi Tasfiyesi Davasındaki Etkisi

  1. Profesyonel Değerlendirme ve Hesaplamalar:
    • Malların Değerinin Belirlenmesi: Avukat, mal rejimi tasfiyesi davasında malların değerini belirlerken, uzmana başvurabilir veya değerin tespiti konusunda mahkemeye başvurabilir. Bu, özellikle edinilmiş malların tespiti ve değerinin belirlenmesinde kritik öneme sahiptir.
    • Adil Paylaşım: Avukat, mal paylaşımının adil ve yasal bir şekilde yapılması için çeşitli stratejiler geliştirebilir. Taraflar arasındaki anlaşmazlıkları çözerek, müvekkilinin hakkını almasına yardımcı olur.
  2. Davanın Daha Hızlı Sonuçlanması:
    • Sürecin Hızlandırılması: Avukat, dava sürecindeki hukuki boşlukları ortadan kaldırarak, işlemlerin hızlı bir şekilde ilerlemesini sağlar. Bu, hem zaman kaybını hem de maliyetleri azaltabilir.
  3. Anlaşmazlıkların Çözülmesi:
    • Uzlaşma ve Mediasyon: Eğer taraflar arasında anlaşmazlık varsa, avukatlar uzlaşma sağlama ve arabuluculuk gibi yollarla davanın çözülmesine yardımcı olabilir. Bu, hem davanın süresini kısaltır hem de tarafların daha az zarar görmesini sağlar.

C. Avukat Ücretlendirmesi ve Yüzdelik Tarifeler

  1. Avukatlık Ücretleri:
    • Saatlik Ücret: Avukatlar, bazen saatlik ücret tarifesiyle çalışabilir. Saatlik ücretler, avukatın deneyimine ve davanın karmaşıklığına göre değişir. Türkiye’de saatlik ücretler ortalama 2.500 TL ile 10.000 TL arasında değişebilir.
    • Sabit Ücret: Davanın başında belirlenen bir sabit ücretle de çalışılabilir.
    • Sonuç Bazlı Ücret: Bazı avukatlar, sonuç odaklı çalışmayı tercih edebilir. Yani, davanın başarılı bir şekilde sonuçlanması halinde belirli bir yüzde üzerinden ücret alabilirler.
  2. Yüzdelik Tarifeye Göre Ücret:
    • Yüzdelik Ücret: Mal rejimi tasfiyesi davasında, avukatlar bazen sonuç bazlı bir ücret talep edebilir. Bu, genellikle edinilmiş malların toplam değerinin belirli bir yüzdesi olarak alınır.
    • Yüzde Aralığı: Yüzde oranı, davanın karmaşıklığına göre değişir. Ancak, ortalama olarak avukatlar, tasfiye edilen malların değerinden %5 ile %25 arasında bir oran alabilir.
      • Örneğin, eğer mal paylaşımı davasında 1.000.000 TL’lik bir mal tasfiye ediliyorsa, avukatın alacağı ücret AAÜT’üne göre bile en az 150.000,00-TL dolaylarındadır.
  3. Ön Ödeme ve Taksitli Ödeme:
    • Avukatlar, mal rejimi tasfiyesi davalarında genellikle davanın başında bir ön ödeme talep ederler. Bu ödeme, sabit bir ücret olabilir ya da davanın sonucuna göre belirli bir miktar olabilir.
    • Bazı avukatlar, dava sürecinin uzunluğu göz önünde bulundurularak, taksitli ödeme planları sunabilirler. Bu, müvekkilin ödeme gücüne göre düzenlenebilir.

D. Avukat Seçerken Dikkat Edilmesi Gerekenler

  1. Deneyim ve Uzmanlık: Mal rejimi tasfiyesi gibi karmaşık davalarda, aile hukuku ve mali tasfiyeler hususunda davalar konusunda uzmanlaşmış bir avukat tercih edilmelidir. Uzmanlık, davanın daha etkili ve verimli bir şekilde sonuçlanmasına yardımcı olur.
  2. İletişim ve Güven: Avukat ile doğru iletişim kurulması, davanın her aşamasında önemli olacaktır. Bu hususta hem müvekkile hem de avukata görev düşmektedir.

  • Mal rejimi tasfiyesi davalarında avukatın rolü büyük bir öneme sahiptir. Hem sürecin yönetilmesi hem de müvekkilin haklarının korunması açısından avukatın desteği gereklidir. Avukatlık ücretleri, davanın karmaşıklığına, avukatın deneyimine ve davanın sonucuna göre değişir. Yüzdelik tarifeye göre ücretler, edinilen malların değerine bağlı olarak %5 ile %25 arasında değişebilir.

  • Telafisi imkansız hak kayıplarına sebep olmamak için mutlaka avukatınıza danışarak, dava / savunma argümanlarını çalışmanızı tavsiye ederiz. Bir kısım diğer yazılarımızı, yazılar başlığında bulabilirsiniz.

AVUKAT DESTEĞİ

Randevu almak için çalışma saatleri içerisinde aşağıdaki telefon aracılığı ile ulaşabilir, whatsapp hattına yazabilir (tıkla) veya aşağıdaki adrese mail atabilirsiniz. 

Hafta içi: 09:00 – 19:00
Cumartesi: 10:00 – 18:00
Telefon: +90 532 282 25 23

Gizlilik

Gizlilik, bir avukatın ve hukuk büromuzun en önemli etik ilkelerinden biridir; 1136 sayılı Kanunda tanımlanan gizlilik ve ifşa etmeme ilkesini çok dikkatli ve hassas bir şekilde uygular. Ancak büromuz, müvekkillerinin bilgi, belge ve bilgilerini gizlilik ve bilgi sorumluluğu sınırları içinde gizli tutar ve hiçbir şekilde ve hiçbir koşulda üçüncü kişi ve kurumlarla paylaşmaz.

Leave A Comment